2 Nisan 2015 Perşembe

3-A 6.KİTABIMIZ BABAMIN KİTAP SANDIĞI "KİM KORKAR YAZMAKTAN?" ÇALIŞMALARI

                                                        6.KİTABIMIZI DA BİTİRDİK !




TUĞRA ONAT /3-A

                                 KAYBEDİNCE ANLAŞILIR 
       İnsanoğlu sahip olduğu nice değerli şeyleri kaybedince değerini anlıyor. Elindeyken varlığına alışmıştır, hiç gitmeyecek gibidir, hiç kaybetmeyecek gibi sanır, kıymet vermez. Ne zaman ki onu yitirir, kaybı çok önemli olur, o zaman kıymetini değerini anlar.
       Arkadaşlarımızın dostlarımızın kıymetini, onları kaybettikten, arkadaşlık dostluk bittikten sonra anlarız da zamanında bu dostluğun bozulmaması için gayret göstermeyiz. Sağlığımız bozulduktan sonra değerini, hasta olunca ya da hastaneye düşünce anlarız sağlıklıyken tedbirini almayız. İşimizin değerini işsiz kalınca anlarız ama içindeyken beğenmez daha iyi iş imkânları peşinde hayaller kurarız.
       Önemli olan sahip olduğumuz şeylerin ya da değerlerin kıymetini onlar elimizdeyken de bilmek. onlara gerekli özeni gösterip, sonrasında pişman olacağımız şeyleri yapmamamız gerekmektedir. Sahip olduklarımıza sıkı sıkı bağlanmamız gerekir. Pire için yorgan yakmadan önce birer defa daha düşünelim.


    BARIŞ EGE DAĞ /3-A                                                        

                                              SADIK ARKADAŞ KÖPEKLER
        Hayatımızda arkadaş dost sahibi olmayı hepimiz isteriz. Arkadaşlarımızla olduğu gibi  hayvanlarda da dost olabiliriz.Evimizde kuş ,balık,köpek,kedi besleyebiliriz.Beslediğimiz hayvanlarla yakınlık  kurabiliriz
         Köpekler her zaman en sadık hayvanlardır.Kitabımızda da olduğu gibi ne olursa olsun geri dönerler.Köpeklerinde insanlar gibi duyguları vardır.Evimizde beslerken temizliklerine ve aşılarına dikkat etmeliyiz.Yoksa işimiz çok daha zorlaşır.Evde hayvan beslemek çok zahmetli olsa da bir o kadar da güzeldir.
       Kitabımızda da olduğu gibi nasıl engellerle karşılaşırsa karşılaşsın yine yılmayıp evini bulan hayvanlar her zaman sadıktır.Bu sadık hayvanların başına da köpekleri yazabiliriz.Buna örnekte Akbaşı söyleyebiliriz.Bütün hayvanları sevip kollamalıyız.


Deniz AKSOY


KÖYDEKİ KIRLAR

      Herkesin anneannesi ve dedesi vardır. Ama bazılarınki, onlar çocukken ölebilir. Neyse, konumuz, yaşlılar çocuklarını çok sever; çocuklar da yaşlıları sevmeli ve saymalıdır.
       Anneannemizi ve dedemizi mutlu olsunlar diye onları ziyaret edip onlara yardımcı olursak onlar çok mutlu olurlar. Kitabımdaki ‘’ Fadime Nine’’ öyküsünde şöyle bir şey vardı: Fadime Nine çocukların isteklerini yerine getiriyordu hem Fadime Nine mutlu oluyordu hem de çocuklar mutlu oluyordu. Fadime Nine hastalandığında bütün çocuklar ona yardım ettiler. Bizim anneannemiz bizi o kadar çok sever ki, bahçesindeki ağaçlara biz gibi bakar. Şunu bilmeliyiz ki ailemiz bizim için çok özeldir. Sanki ailemiz bizim duygularımızla yaratılmış gibidir.     
        Anneannemiz ve dedemiz bizi sever ve korur. Biz de onları sevmeli ve saymalıyız .




       Eylül SOYDAŞ
            3-A                                     
                                              YARDIM ET, SEV VE SAY


  Babaannemiz, anneannemiz, dedelerimiz bizlere; kıyafetler alır, bize dualar okur, bize bir şeyler öğretip şakalaşır. Onlar yaşlıdır, ama bizi mutlu etmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Ama bizse onları zorlarız. ‘Şunu yap, bunu yap! ‘ deyip onları ikna etmeye çalışırız. Bu kötü bir davranıştır. Bu davranış yerine başka bir davranışı sergilemeliyiz.
  Onlar bize iyilik sunuyorsa biz de onlara iyilik yapmalıyız. Mesela ‘ Babaanne, kendini zorlama, bu işi yapmasan da olur, anneanne bu işi ben yapabilirim.’ Deyip onların yorulmamasını sağlayabiliriz. Böylece onlar da mutlu olurlar.
  ‘ Babamın Kitap Sandığı ‘ kitabındaki Fadime Nine öyküsündeki çocuklar Fadime Nine’yi çok seviyorlar. Onun bir dediğini iki etmiyorlar. Fadime Nine de onları çok seviyor. Biz de o çocuklar gibi olup büyüklerimizi sevelim, sayalım.




Fulya ERTEN
3-A
4

ÇOCUKLUĞUMU KAYBETMEK İSTEMEM
Öğretmenimin verdiği ödevle fark ettim, çocukluğumun geçmek üzere olduğunu. Ödevim için çocukluğumun resimlerini kesmem gerekiyordu ama benim elim hiçbirine gitmiyordu. Kıyamadığım fotoğraflar değil, bebekliğimin hatıralarıydı.
Hayatın en güzel yılları, çocukluk yıllarıdır bence. Ekmek elden, su gölden hayatın tadının çıkarıldığı yıllar. Fotoğraflarıma baktım da; ne güzel yürümüşüm Ege sahillerinde. Ne güzel yüzmüşüm denizde. Ne kadar eğlenmişim anaokulu mezuniyet töreninde. Bugün ise evde ve okulda sorumluluklarım var. Oyuna ayırdığım zaman gittikçe azalıyor. Karar verdim, artık günlerimi daha iyi değerlendireceğim. Gelip geçen güzel günlerimin kıymetini bileceğim. Arkadaşlarıma ve hobilerime daha fazla zaman ayıracağım. Büyüyünce bu yaşlarımı da çok iyi hatırlayacağım.
Murat, hasretini çektiği memleketine, vatanına dönünce kavuşabilir. Babaannesinin buğday ekmeklerini, tepsi böreklerini yiyebilir, elbette babaannesi pişirebildiği sürece. Benimse elim de elma şekerimle, seksek oynadığım yıllar hızla geçiyor.




GÜLSE ANDIRIN / 3-A

                                     KÖPEKLER BİZİM DOSTUMUZDUR
            İnsanların birçok arkadaşı vardır. Bunlardan bazıları da hayvanlardır. Hayvanlar insanlar yalız oldukları zaman onlarla vakit geçirirler. Hayvanlar arkadaş canlısıdır. Örneğin;
            Ayşe’ nin hiç arkadaşı yokmuş. Bir gün babası doğum gününde Ayşe’ye bir köpek almış. Ayşe ilk başta köpek onu ısırır ve onu kovalar diye ondan çok korkuyormuş. Bir gün basına demiş ki ”Babacığım ben senin getirdiğin beyaz köpekten çok korkuyorum, bana yardımcı olur musun?” Babası da ”Tabi ki yardımcı olurum canım kızım.” demiş ve kızın köpeğin yanına götürmüş. Kızının elinden tutup köpeği sevdirmiş. Ayşe köpeğe yavaş yavaş alışıyormuş.  kızına  “Bak korkulacak bir şey yokmuş” demiş. Ayşe köpeğine sarılmış. Babasına “Dışarı çıkabilir miyiz?” demiş. Babası da tamam deyince köpeğini alıp dışarı çıkmış. Dışarıda bir çocuk köpeğine taş atınca Ayşe çocuğa “ Köpeklere taş atamazsın. Onların da canı var hem de senin arkadaşların yoksa o sana arkadaşlık yapabilir çünkü köpekler çok arkadaş canlısıdır” demiş. Çocuk utanarak özür dilemiş ve oradan uzaklaşmış.
            Bu metinden de anlaşıldığı gibi köpekler çok arkadaş canlısıdır. Olara kötü davranmamalıyız. Kötü davrananların kalbini kırmadan nazikçe uyarmalıyız.



                                                                             KORAYBALIKÇI                                                                  
                                                                    
                                                                                  3-A    13

                           ELİMİZDEKİ DEĞERLER
  Sahip olduğu nice değerli şeyleri, yitirince anlıyor insanlar. Elindeyken varlığına alışmıştırlar, hiç gitmeyecek gibi sanırlar, üzerine titremezler, kıymet vermezler. Ne zaman ki onu yitirirler; kaybı çok önemli olur, o zaman kıymetini değerini anlarlar.
  Hayatımızdaki sevgili insanların değerini; onları kaybedince anlarız. Yaşarken onları ne kadar çok sevdiğimizi söylemeye çekiniriz. Anne babamızın kıymetini, aslında bizim için ne kadar değerli olduklarını onları kaybetmeden anlamalıyız. Arkadaşlarımızın, dostlarımızın kıymetini, onları kaybettikten sonra anlarız. Sağlımızı; bozulduktan sonra ya da hasta olunca değerini anlarız.
  Sahip olduğumuz şeylerin kıymetini anlamak için onların elimizden çıkmadan ve onları kaybetmeden anlamalıyız. Dostluklarımızın bozulmaması için gayret göstermeli, sağlığımız için önceden tedbirlerimizi almalıyız.



               YAŞLILARA   SAYGI                               Laçin Özkardeşler  3-A No:73

    Yaşlılar çocukları çok severler. Bizim de onlara saygı göstermemiz gerekir.  Yaşlılar  sevecen ve tecrübelidirler. Bizim de onların tecrübelerine ihtiyacımız  vardır.  Onları  sevelim  ve sayalım.
    Şimdi sizlere Düziçi’nde  yaşayan  büyük ninemi anlatacağım. Fatma ninem  beyaz saçlı ,mavi gözlü, sevgi dolu ve akıllı biridir. Biz Düziçi’ne gittiğimizde ninemin evinde kalırız ve orada çok mutlu günler geçiririz. Çünkü orada Emine ve Işın adında iki arkadaşım var. Onlarla ninemin bahçesinden portakal toplar ve çevreyi araştırırız. Araştırmamızın sonucunda bulduğumuz yaprakları  ,taşları şekil ve kokularına göre ayırırız. Sonra  topladıklarımızla  oyun oynar eğleniriz. Oyunumuz bitince ninem bize seslenir. Çünkü  tarhana çorbası ve içli köfte yapmıştır. Bizi de yemeğe çağırmıştır. O yemeği yerken içimde büyük bir mutluluk hissederim. Çünkü ninem bu yemeği bize bütün sevgisiyle pişirmiştir. Günlerimizi böyle neşe içinde geçirip, Düziçi’nden ayrılırken üzülürdük.
      Sonuç olarak yaşlılar çocuklara karşı sevecen ve sabırlıdır. Biz çocuklar da onlara saygı göstermeliyiz.




Mina DAĞTEKİN
3-A  -  54

                                                            28 Mart 2015

                   

                           PAMUK VE BEN

            Evimize ilk geldiğinde 1 yaşındaydı. Adı Pamuk. İkimizde karşılaştığımızda çok şaşkındık. Artık bir dostum vardı ve çok mutluydum.

            Sabah benimle uyanır, birbirimize “günaydın” deriz. Sevilmekten çok hoşlanır. Birlikte kahvaltı yaparız. Okula giderken beni yolcu eder, okuldan geldiğimde de kapıda çılgınca beni karşılar. Birlikte oyun oynarız. Ben ödev yaparken yanımda durur, beni bekler. Birlikte gezer, koşar, eğleniriz. Pamuk hayatıma girdi gireli yalnız değilim. Onun sayesinde paylaşmayı, şefkati, karşılıksız sevgiyi, dostluğu daha çok öğrendim. Pamuk çok sadık bir dost. Sevgime her zaman sevgiyle karşılık verir. Evimizi renklendirir ve şenlendirir. Ben üzüldüğümde de o da üzülür, yanıma gelir “üzülme” der gibi bana bakar. Benim de üzüntüm hemen kaybolur.

            Siz de kendinize yeni bir dost isterseniz, benim tavsiyem, mutlaka bir köpek sahibi olmanız. Pamuk gibi bir köpeğim olduğu için çok şanslıyım.





 MİRA ELİF KARTAL / 3-A



                                                             PAMUK NENE

     
            YAŞLILAR VE COCUKLAR ARASINDA HER ZAMAN KUVVETLİ BİR BAG VARDIR.
          ANNE VE BABAMIZDA GÖRDÜĞÜMÜZ BÜYÜKLERE HER ZAMAN SAYGILI OLUNMALIDIR VE YARDIM EDİLMELİDİR.MESELA BİR KÖYE GİTTİĞİMİZDE ORDA YÜZÜ BEYAZ VE SAÇLARINA AK DÜŞMÜŞ BİR NENE VARDI ONA  O KÖYDE PAMUK NENE DERLERMİŞ.ONUN EVİNİN ÖNÜNDE KOCAMAN BAHÇESİ BAHÇEDE DE PORTAKAL VE MANDALİNA AGAÇLARI VARDI.MEYVE ZAMANI GELDİĞİNDE KÖYDEKİ ÇOCUKLAR BAHÇESİNE GELİP MEYVE TOPLARLARMIŞ.PAMUK NENE DE ONLARA YARDIM ETMEK İSTERMİŞ;AĞACIN ALTINA BİR BEZ SERER VE ÇOCUKLARA YİYECEK HAZIRLARMIŞ AMA BİR TARAFTAN DA ÇOCUKLARA BİRŞEY OLACAK DİYE ÇOK KORKARMIŞ.BİR GÜN PAMUK NENE HASTALANMIŞ ÇOCUKLAR ONA BİTKİ ÇAYI HAZIRLAYIP İLGİLENMİŞLER ZAMANLA PAMUK NENE İYİLEŞMİŞ.
      BU OLAY BİZE BÜYÜKLERİN ÇOCUKLARI SEVDİĞİNİ VE ÇOCUKLARINDA BÜYÜKLERİ SEVİP SAYDIĞINI GÖSTERİR.
  



Mustafa Acemoğlu
3-A

                                                 KÖPEKLER VE ÇOCUKLAR

insanlar bazen hayvanlardan korksa da aslında onlar bizim bazen çok dostlarımız oluyor. Öyle yakın dostlarımız oluyor ki bazen bizi onlardan daha iyi anlayan kimse olmadığını düşünüyorum. Onları küçükken alıp büyütmek , beslemek ve yıkamak , herhalde bu saydığım şeyleri başka kimse için yapamam.

Amam birde bu küçük dostlarımıza hiç iyi davranmayan insanlar var. Onları döven ,onlara taş atan ve onları kovalayan kötü insanlar var. Bazen yaz aylarında bazı insanların kapılarının kenarına içinde su olan taslar koyduklarını görürdüm, çok merak ederdim. Anneme sorduğumda anne neden insanlar su koyuyorlar kapılarının önüne diye. Annem bana o insanlar hayvanları çok seven insanlar dedi. Çünkü yazı hava sıcak olduğundan o güzel köpekler dışarıda su bulamıyorlar. Hayvanlar seven insanlar onlara bu şekilde yaşamaları için yardımcı oluyorlar diye açıklamıştı.

Unutmayalım ki bu dünya her canlının yaşaması için yaratılmış bir dünyadır. nasıl biz insanların yaşamaya hakkımız varsa hayvan dostlarımızın da bu dünya da  güzel yaşamaya ve bizim gibi iyi insanlarında  onların yaşamasına müsaade etmemiz gerekir.



NADİDE HANLIOĞLU / 3-A


SEVDİKLERİMİZİN DEĞERİNİ BİLELİM
      Sevdiklerimizi kaybederek onların değerlerini daha fazla anlarız. Onları kaybettikten sonra eğer onlara kötülük yapmışsanız özür dileme şansınız olmayacaktır. Bunun için onların kalplerini kıracak şeyler asla yapmamalıyız. Ayrıca bizim onlara yaptığımız kötülüğün beeminim bize de yapılacaktır.
         Örneğin, ben oyuncaklarımı kaybetsem çok fazla üzülürüm. Oyuncaklarımı kaybedince onların değerlerini daha fazla anlarım. Oyuncaklarımı kaybetmeden önce eğer, onları çizmişsem veya onlara zarar vermişsem ''Keşke daha önce oyuncaklarıma zarar vermeseydim.'' diyerek daha da fazla üzülürüm.
     Demek ki, sevdiklerimiz veya sevdiğimiz bir eşya da olsa önemli olan onlara zarar vermemek veya onların kalplerini kırmamaktır. Sevdiklerimizin ve de eşyalarımızın değerini her zaman için bilmeliyiz ve onları olması gerektirdiği gibi korumalı ve değer vermeliyiz.



                       KAYBETMEDEN ÖNCE DEĞERİNİ BİLELİM
     Rutin yaşantımızın içinde farkında olmadığımız ama kaybedince değerini anladığımız pek çok şeye sahibiz aslında. Bunların en başında da, elbette dostlarımız , arkadaşları  mız , ailemiz gelir.
     Zor günümüzde, sevincimizde yanımızda olan ve bizlere destek olan sevdiklerimiz olmasa sevincimiz yarım , üzüntümüz fazla olacaktır. Bu nedenle , onların değerini bilip kalplerini kırmamalıyız. Aksi halde , kaybettikten sonra değerlerini anlayıp pişmanlıklar yaşayabiliriz. Tabi ki sadece , sevdiklerimiz için değil , sahip olduğumuz tüm değerler için bu durum geçerlidir. Elbette insanlık gelişmelidir, daha güzelini hep istemeliyiz. Ama unutmayalım, elimizdekilerin de kıymetini bilmeliyiz. Eğer ,elimizdekilerin kıymetini bilmezsek huzuru bulamayız ve daha fazlası için çırpınarak geçer ömrümüz. Gereksiz tehlikelere atılırız, böylece var olanları da yitiririz. Sahip olduklarımızın kıymetini kaybetmeden bilelim.
    Hasta olmadan sağlığın, ölüm gelmeden hayatın, ihtiyarlamadan gençliğin, meşguliyetten önce boş vaktin, yoksulluğa düşmeden servetin kıymetini bilmeliyiz.
ADI SOYADI : NEHİR ÇAĞLAYAN
           SINIF: 3/A 
           NO: 1



NEHİR ALABAY / 3-A


                                                LİLY ’NİN HİKÂYESİ
    Köpekler bizim en sadık dostlarımızdır. Onları korumalı, onlara iyi bakmalıyız. Aksi takdirde bakamayacağımız köpeği asla sahiplenmemeliyiz.
   Sizlere gerçek bir hikâye olan, teyzemin ikinci köpeği Lily‘nin hikâyesini anlatmak istiyorum. Lily ‘yi bir aile pet shop ’tan satın almış. Ancak bakamayınca sokağa atmış. Lily bir müddet sonra hamile kalmış ve bebekleri olmuş. Ancak kötü insanlar, Lily’ nin yavrularını çuvala koyup yakmışlar. Ve Lily’nin tek bacağını ile kuyruğunu kesmişler. Teyzem onu bu halde, ölmek üzereyken yolda bulmuş. Hemen alıp günlerce veterinerde tedavi ettirmiş. Lily sağlığına kavuşunca teyzemin evine yerleşmiş. Tek ayağı topal olmasına rağmen, o şimdi çok mutlu ve teyzeme inanılmaz sadık. Şaka için bile olsa teyzeme el kaldırıldığında Lily hemen saldırıyor .O teyzemin en iyi dostu.
    Bizde hayvanları sevmeli ve onlarla dost olmalıyız. Asla onlara kötülük etmemeliyiz. Onlarında canlı olduklarını unutmamalıyız.




VERDA KÖKTEKİR
3/A     NO:   78                             

                                                          HAYAT SEVİNCE GÜZEL

            İnsanlar çocukluk , gençlik ve yaşlılık dönemlerini yaşarlar. Çocukluk döneminde insanların ihtyaçlarını büyükleri karşılar. Yaşlılık döneminde insanların iş yapabilme gücü azaldığı için kendisine yakınlık gösterecek insanları çevresinde isterler.

            Yaşlılar bize segi , saygı , kültürümüzü öğreten bunları geleceğe taşımamızı sağlayan kişilerdir.Yaşlıların herzaman tecrübelerinden yararlanmalıyız. Onların öğütlerine çok dikkatli dinleyip ,uymalıyız. Yaşlılara saygılı olmak , Türk Mileti’nin geleneklerindendir. Yaşlı olan insanların sağlıkları bozulmuş olabilir , güçleri azalmışolabilir. Böyle olan kimselere yardımcı olmalıyız. Örneğin eşyalarını taşıyıp , onları gidecekleri yere götürmeliyiz. Büyüklerimizi ziyaret edip  , hatırlarını sormalıyız. Biz büyüklerimize saygı gösterirsek onları sevdiğimizi de göstermiş oluruz.” Sevilen bir yaşlı  , çiçek açmış bir kır gibidir.”(Andre Mourois)

            Bizleri bugünlere ve geleceğe hazırlayan yaşlılarımıza saygı duymalıyız. Onlara ilgi göstermeliyiz.Unutmamalıyız ki bir gün hepimiz yaşlanacağız. Yaşlılara saygı gösterirsek yaşlandığımız zaman saygı görürüz.




 YAVUZ HASAN MİREL
 3-A



                                                      DEĞER  VERMEK              

         Sahip olduğu nice değerli şeyleri yitirince anlıyor insanoğlu…Elindeyken varlığına alışmıştır,hiç gitmeyecek gibidir hiç kaybetmeyecek gibi sanır, üzerine titremez, kıymet vermez. Ne zaman ki onu yitirir, kaybı çok önemli olur. O zaman kıymetini değerini anlar.
          Hayatımızdaki sevgili insanların değerini onları kaybedince anlarız da yaşarlarken onları ne kadar çok sevdiğimizi söylemeye çekiniriz.
          Sevdiğimiz insanın kıymetini kaybettikten sonra anlarız da birlikteyken sık sık sevgi sözcükleri üretmeyiz.Arkadaşlarımızın dostlarımızın kıymetini onları kaybettikten, arkadaşlık dostluk bittikten sonra anlarız da zamanında bu dostluğun bozulmaması için gayret göstermeyiz.Sağlığımız bozulduktan sonra değerini hasta olunca ya da hastaneye düşünce anlarız da sağlıklıyken tedbirini almayız .
          Neden onları kaybetmemek için yeterli özeni göstermeyiz?
          Elimizdekilerin ve sahip olduklarımızın kıymetini anlar, elimizdeyken bir türlü anlamayız .Sanki bunlar bizim elimizde sonsuz olarak kalacaklar, kaybolmayacaklar, bitmeyecekler ve gitmeyecekler gibi düşünürüz.





                                

.

1 yorum: