SÖZ VERİYORUM
Merhaba,ben Arda . Bizim evimizde sürekli
kalan bir büyüğümüz yok. Babaannem veya anneannem bizimle yaşasaydı daha mutlu
olurdum.
Mesela
anneannem geldiğinde onunla birlikte vakit geçirmekten hoşlanıyorum.Beraber
gezmeye giderim , bize para verirler, birlikte film izleriz.Anneannem bizim
sevdiğimiz yemekleri yapar . Anneannem İzmir/Kiraz ‘da yaşıyor. Onun ,Bal adlı
bir kedisi, tavukları ve horozu var .Sabahları kalkınca önce tavuklara yem veriyoruz sonra birlikte ekmek almaya gidiyoruz .
Anneannem kahvaltıda tavukların taze yumurtalarından , kendi yetiştirdiği
domates ve salatalıklardan doğruyor. Harika bir kahvaltı oluyor.
Ben her sabah uyandığımda büyüklerime
günaydın, derim.Kapıcımız Mehmet amcayı
gördüğüm de nasılsınız veya iyi
misiniz, derim.Babaannem bize geldiğinde hoş geldin der, elini öperim. Büyüklerime
her zaman saygılı olurum.Konuşurken sözlerini kesmem, karşılık vermem sesimi
yükselterek konuşmam.
Yaşlılarına değer vermeyen toplumlar
yanlış yapar. Bizler geçmişte onların yaşadıklarından ders alırız.Anne ve
babalarımızın bizlere baktığı gibi, ben de onlar yaşlandığında yanlarında
olacağımıza söz veriyorum.
Arda SATAR 3/E
292
KÖPEKLERİ SEVMELİ
VE KORUMALIYIZ
Köpekler ; yaşadığımız dünyada insana en yakın
olan , insanı koruma içgüdüsüne sahip ender hayvanlardır. Yüzyıllardır insanlar tarafından evcilleştirilerek
evimizde , işyerimizde , hatta diğer hayvanların korumasında kullanılmaktadır.
İlkçağlarda insanlar hayvanlardan
korkarak yaşarlardı , sonrasında köpeklerle insanın yakınlaşması , insanların
doğadaki diğer canlılarla bağ kurmasına fırsat yaratmıştır. Günümüzde köpekler
artık insanların toplu olarak yaşadıkları alanlarda da yaşamaya başlamıştır.
Ancak , bu hayvanlar korunmaya muhtaç varlıklar haline gelmiştir.
HAYVANLARIN
KORUNMASI İÇİN NELER YAPALIM ?
*Zor
durumda kalmış hayvanları koruyalım.
*Onların
bakımına yardımcı olalım.
*Bakımını
üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli verelim.
*Aşılarını
zamanında yaptıralım.
*Hayvanlara
eziyet edilmesi insanlıkla bağdaşmaz. Öte yandan bu davranış yasalarımıza göre
suçtur. Bu suçu işleyenleri uyaralım.
*Hayvanları
korkutmayalım, onlara şakadan da olsa eziyet etmeyelim. Bakamayacağımız
hayvanları eve almayalım. Biz almazsak belki bakabilecek biri alır.
*Yiyecek
artıklarımızı, özellikle ekmeği, çöplüğe atacağımıza yakınımızda bulunan hayvan
besleyicilerine verelim.
*Unutmayalım
, biz ne kadar iyi davranırsak köpekler de bize o kadar sadık olurlar.
Damla ALTIPARMAK
3 / E -
297
MUTLULUK SAHİP OLDUKLARIMIZIN DEĞERİNİ BİLMEKTİR
Her şeyin değerini kaybedince
anlarız. Biz elimizdekilerin kıymetini kaybetmeden bilelim. Hayatımızda birçok
değerli şey vardır. Bunlardan biri de ailemiz, akrabalarımız ve tüm
sevdiklerimizdir. Onların değerini bilmeyip, kaybettikten sonra anlarsak artık
geç kalmış olabiliriz.
Değer Nedir?
*Değer bir şeyi koruyup
kollamaktır.
*Değer bir şeye sahip
çıkmaktır.
*Değer bir şeyle
ilgilenmektir.
*Değer bir şeye zaman
ayırmaktır.
*Değer bir şeye anlam
verebilmektir.
*Değer bir şeyi
desteklemektir.
*Değer bir şeyi sevmektir.
*Değer bir şeye saygıyla
bakabilmektir.
Dünyada mallarımızın bol olması mutlu
olacağımızı göstermez. Ancak sevdiklerimizin çok olması mutlu olacağımızı
gösterir. Çok zengin olup da çok mutsuz; çok fakir olup da çok mutlu olanlar
olduğunu unutmayalım.Çok paramızın olması çok mutlu olacağımızı göstermez.Ancak
sevdiklerimizin ve bizi sevenlerin çok olması mutlu olmanın en temel göstergesidir.
Unutmayalım, mutluluk sahip
olduklarımızın kıymetini bilmekten geçer.
Emek Defne
Korkmaz
3/E
KÖPEKLER
İnsanların hayatında yer alan ve birlikte yaşadığı birçok
evcil hayvan bulunur. Örnek olarak köpek, kedi, kuş, balık sayabiliriz.
Bunlardan en yaygın olanı köpektir. Köpekler en sadık canlılardır. Sahibine
sıkı sıkı bağlanır ve onu daima korurlar. Kendilerini kötü şartlarda yaşasalar
bile hiçbir zaman sahibini yalnız bırakmazlar. Köpekler sevgiyi öğrenir.
Eğitilebilir oldukları için insanlarla sosyal iletişim kurup evlerde
yaşayabilirler.
Köpekler en koruyucu hayvanlardır. Örneğin yaşadıkları evdeki
bebekler dahil tüm aileyi yabancılardan ve hırsızlardan korurlar. Engelli
insanlara da yardım ederler. Mesela gözleri görmeyen sahibini karşıdan karşıya
geçirebilir. Ya da kulağı duymayan bir sahibi varsa zil çaldığında bunu
hareketleriyle haber verebilir.
Bütün evcil hayvanlarımız gibi köpeklerimizi de sevmeli ve
korumalıyız. Onlarla oyunlar oynamalı sevgimizi göstermeliyiz. Düzenli olarak
yemeklerini ve sularını vermeli, temizlikle ilgili bakımlarını yapmalıyız.
Düzenli olarak aşılarını yaptırmalıyız. Ayrıca sokak köpeklerine iyi davranmalı
onlara eziyet etmemeliyiz. Evimizin girişine bir kap su koyabiliriz,
barınaklarına yemek götürebiliriz.
Mehmet Deha DENİZ
NO:284
3/E
HERŞEYİN DEĞERİNİ
KAYBEDİNCE ANLARIZ
Elimizdekinin değerini
kaybedersek “Ah, keşke bunun kıymetini bilseymişim !” deriz.O yüzden elimizdeki
varlığı tutumlu kullanıp,hiçbir zaman bitmez diye düşünmemeliyiz.Eğer tutumlu
kullanırsak,ben bunu tutumlu kullandım diye mutlu oluruz.Asla unutmayalım ki ,hiçbir
kaynak asla sınırsız olamaz.
İnsanların bazıları bilinçli bazıları
rastgele kullanır.Rastgele kullananlar çevresindekilerin ve diğer varlıkların
hakkını yemiş olurlar.Ama herkes bilinçli kullanırsa,herkes birbirinin hakkına
uyum göstermiş ve hakkını yememiş
olur.Bilinçli kullananlar ülke ekonomisine ve dünya ekonomisine katkıda
bulunur.
Babamın kitap sandığında da olduğu
gibi o üç kardeş köpeklerinin kıymetini bilmiyor ve kaybedince çok
üzülüyorlar.Yani demek istediğim,eşyalarımızın kıymetini bilip onlara sahip
çıkmalıyız.Yine aynı kitaptaki “Arkadaş” adlı hikayede de Murat arkadaşlarından
çekinmeyip kendini daha önce ifade edebilseydi,birlikte geçirdikleri zamanın
daha eğlenceli geçmesini sağlayabilirdi.
DEMİR
GÜNER
3-E /333
SADIK DOSTLARIMIZ
Köpekler insanların en iyi dostlarıdır. Onlar da bir canlı ve
tabiatın bir parçasıdır. Yaradılışları gereği köpekler hayvanlar içerisinde
insana en bağlı hayvanlardır. Zamanlar da onlarda kendilerini ailenin bir üyesi
olarak görür ve aileyi korumak için gerektiğinde canını bile verebilir.
Günümüzde köpek besleyen insanların bazıları aldıkları
sorumluluğun farkında olmadan, onu bir süs eşyası veya oyuncak gibi, bazen
hediye olarak, kimi zaman da sırf bir merak yüzünden satın almaktadır. Oysa bir
köpeğin beslenebilmesi için öncelikle kalacağı ortamın ona uygun olması
gerekir. Bahçeli bir ev, geniş bir mekan bunlardan sadece ikisidir. Apartmanda
beslenmek istenen bir köpek komşular tarafından şikayet edildiğinde ya sokağa,
ya barınağa ya da başka birine terk edilir. Daha önce de belirttiğimiz gibi,
köpekler kendilerini ailenin bir parçası olarak görürler. Bu sadık dostlarımız
ailelerinden koparıldıklarında kendilerini kötü hisseder, yeni ortamlarına uyum
sağlayamayabilirler.
Sonuç olarak bir köpek sahiplenmeden önce çok iyi düşünmeli,
ona uygun ortamı ve aileyi sağlayamayacaksak bu fikrimizden vazgeçmeliyiz.
Gerektiğinde bizim için canlarını bile veren sadık dostlarımıza, biz de
ailemizin bir üyesi gibi davranıp onları korumalıyız. İnsana hayatında, bazen
mesleğinde yardımcı olan bu dostlarımızı karşılıksızca sevmeliyiz.
Duru BAYRAKTARLAR
3-E/322
SADIK DOSTUMUZ KÖPEKLER
Köpekler bize karşılıksız sevgi veren
en sadık dostlarımızdır, onları sevelim ve
koruyalım .
Köpeklerin tüm yaşamları boyunca
insanların isteklerini büyük bir hevesle ve karın tokluğuna yaptıklarını
görüyoruz. Avcılıkta ava yardımcı,
bekçilikte gece gündüz görev başında evimizi, malımızı, sürülerimizi koruyan,
evlerimizde çocuklarımız ve bizlerle dostluğunu paylaşan, depremde göçük
altında kalanları kurtarmada insanların giremedikleri derinliklere kadar girip
belki bir insanın canını kurtarırım diye hayatını tehlikeye atan, polisimizin
görevlerinde yanı başında, askeri birliklerde güvenlikte ön saflarda görev alan,
yurdumuzda yaygın olmasa da körlere gözleri olan, kısaca insanın yaşamının
birçok safhasında her zaman en önde ve sahibinin isteklerini yapma konusunda
canları pahasına olsa da görevlerini yerine getirirler. İsviçre’de Alp
dağlarının yükseklerinde olan Saint Bernard Manastır’ında yetiştirilen
köpekler, her yıl karlar arasında kalmış birçok yolcuyu bulup
kurtarmaktadırlar. Boyunlarında taşıdıkları ilkyardım çantasıyla kazazedelere
yardıma koşar ve havlayarak yardım çağırırlar. Seslerini duyuramadıkları zaman,
kazazedeyi çekerek ilkyardım merkezine götürüp ölümden kurtarırlar.
Bizlere bu kadar faydası olan köpeklere
iyi davranalım, onlara eziyet edenleri uyaralım, onlar tüm insanlara
karşılıksız sevmeyi öğretmişlerdir. Onlar sadık dostumuzdur.
EGE
DEĞİRMENCİ
3-E /305
YAŞLILAR VE BİZ
Yaşlılar deyince ilk aklımıza gelen aile
büyüklerimizdir. Anneanneler, babaanneler, dedeler biz torunlarını ne kadar çok
severler. Dedem çocuk badem ise torun badem içi der hep. Anne ve babalarımızın
müsaade etmediği şeyleri bile bizi mutlu etmek için yaparlar.
Onlar ilerlemiş yaşlarına rağmen bizlere
sevgilerini göstermek ve bizi mutlu etmek için çabalarlar. Bu durumda bizlere
de düşen onları çok sevmek ve saygı göstermektir. Yaşlılara yardımcı olarak
onlara olan sevgimizi gösterebiliriz. Onlar çok küçük şeylerle mutlu
olabilirler. Mesela ben dedeme bahçeyi sularken yardımcı oluyorum. Böylece o
daha az yorulmuş oluyor ve mutlu oluyor. Ayrıca toplu taşıma araçlarında ayakta
gördüğümüz yaşlılara yer vererek saygı gösterebiliriz.
Şuan çocuğuz, enerjik ve sağlıklıyız ama
ilerde bizlerde yaşlanacağız. Bunu düşünerek etrafımızdaki yaşlılara sevgi ve
saygı göstermeliyiz.
EGE
GÜLTEKİN
3/E 28
YAŞLILAR VE BİZ
Doğum, ölüm gibi yaşlanma da insan yaşamının kaçınılmaz bir parçasıdır.
Yaşlanmak hayatta çok şey görüp bilmek demektir. Bir sürü hatıralar biriktirmek
demektir.
Yaşlılarımız dün ile bugün arasında
birer köprüdür. Bizlerin en değerli varlıklarıdır. Yaşlılarımız olmasaydı
bizler de olmazdık. Bugünkü yaşamımızı bizden öncekilere borçluyuz.
Yaşlı insanların hayat boyu elde
ettikleri tecrübeleri vardır. Bu tecrübeler biz çocuklara ve gençlere faydalı
bilgiler kazandırır. Bunun için yaşlı büyüklerimize saygı duymalı ve onları
sevmeliyiz.
Yaşlılık insan hayatının en zor
dönemidir. Bu zor dönemlerde onlara sevgi ve şefkatle, saygıyla yaklaşmak
onları daha çok hayata bağlar. Unutmamalıyız ki, bugünün gençleri yarının
yaşlıları olacaktır.
Emirhan TASOUJİ - 3/E
YAŞLILAR VE BİZ
Yaşlıların huysuzu da vardır iyisi de. Yaşlılar ya babannemiz ya da
anneannemizdir . Bize hediyeler alırlar
sevip okşarlar.
Onlardan şu özleri duyabiliriz:” Canım kızım ,mis kokulum ,gülüm vb” . Bu
kişiler bizim annemizin annesi ise anneannemiz babasıysa dedemizdir. Babamızın annesi ise büyük anne veya babaanne,
babasıysa büyük babamızdır.Herkes bir gün yaşlanır ve ölür. Bazıları hastalık
geçirip bazıları kaza geçirir.Ve bunlar ölüm nedenleri olabilir.Okuduğum bir
kitap vardı. Kitaptaki hikayenin kahramanı FADİME NİNE idi. O da yaşlıydı ve çok iyi mi iyi torunları vardı. O
hastalandığında ona çok güzel bakmışlardı. Her insanın yaşlanma süresi uzundur
ve zaman alır.Yaşlanma süresi ne kadar uzun sürerse sürsün herkes birgün
yaşlanacak veetrafındaki insanların yardımına ihtiyaç duyacak.İşte o zaman
onlara yardım etmeyi bilmeliyiz.Onları syıp sevgimizi de esirgememeliyiz.
İrem Güleryüz
3/E 332
KÖPEKLERİ KORUYALIM
Sıcak bir gün,sürü sahibi kucağında
yumuşacık beyaz bir köpekle evine geldi.Köpeğe Akbaş adını verdi.Akbaş’ın 4
yavrusu oldu.
Günler geçtikçe Akbaş’ın yavruları
çoğalıyormuş.Sürü sahibi köpekleri çok sevdiği için her geçen gün onlara daha
fazla şefkatle bakıyormuş.Sürü sahibinin ninesi Akbaş ve 20 yavrusunu çok
seviyordu.Bir gün Akbaş ve yavrularına bir kafes yaptılar ve onların tüm
ihtiyaçlarını karşıladılar.Her geçen gün sürü sahibi köpekleri oyun oynatır ve
kirlendiklerinde banyo yaptırırmış.Zamanla köpekleri komşuları ve komşularının
tanıdıkları alıp sahiplenmişler.Sadece Akbaş kalmış ve artık sürü sahibi ve
ninesi onunla ilgilenmeye başlamışlar.Akbaş bir karar almış,benim artık buradan
gitmem lazım demiş,tam giderken sürü sahibine yakalanmış.Sürü sahibi:”Akbaş
nereye gidiyorsun?” diye sormuş. Akbaş:”Siz artık beni sevmiyorsunuz o yüzden
gitmeliyim.” demiş.Sürü sahibi onu kucağına alarak okşamış,sevmiş ve onunla
oyunlar oynamış.Sonra beraber eve girip yemek yemişler.
Sonuçta köpekler sevilmeli,onlara hoşgörü
ile yaklaşılmalıdır.Her zaman köpekleri korumalı ve sevmeliyiz.
Murat
Yiğit ŞİBLİ
3-E / 280
KAYBEDİNCE ANLAMAK
Bazen yaşadığımız hayat bize çok
anlamsız ve sıkıcı gelebilir. Ailemiz, arkadaşlarımız, oyuncaklarımız,
kitaplarımız her şey çok sıkıcı gelebilir. O arkadaşlarımızla oynamak
istemeyiz. Oyuncaklarımız, kitaplarımız, odamızda bir kutunun içerisinde,
yıllarca unutulmuş olarak kalabilir.
Hayatta
her şey, aynı devam etmeyebilir. Başka bir ülkeye, başka bir şehre gitmek
zorunda kalabiliriz. Daha iyi bir okul için ya da ailemizin işi gereği
bulunduğumuz şehirden başka bir şehre gitmek zorunda kalabiliriz. Oraya alışana
kadar arkadaşımız olmayabilir. Yeni arkadaş bulana kadar yalnız kalabiliriz. İşte
o anlarda, keşke eski arkadaşlarımız yanımızda olsaydı, onunla keşke hiç kavga
etmeseydim, şimdi oynardık, deriz.
Kolunu
bacağını kırdığımız ve bir kenara attığımız, hatta varlığını bile unuttuğumuz
bir oyuncağımız, bazen kendimizi kötü, yalnız hissettiğimizde bize arkadaşlık
edebilir. O anlarda, keşke kırmasaydım, benim arkadaşım olabilirdi, onunla
oyunlar oynayabilirdik, deriz. Pişmanlık duyarız. Kaybettiğimiz şeylerin
kıymeti işte o anlarda ortaya çıkacaktır.
Anne
ve babamızın değerini onlar yaşıyorken bilmeliyiz. Onlara gereken ilgiyi,
saygıyı, sevgiyi onlar yaşıyorken göstermeliyiz. Onları kaybettikten sonra
kullandığımız en basit bir kötü söz bile bizi daha da üzecektir. Aynı şekilde bahçemizde
yaşayan köpeğimizi iyi beslemeli, ilaçlarını içirmeli, temizliğini yapmalı,
düzenli olarak veterinere götürmeliyiz. Bazen kötü insanlardan, hırsızlardan
bizi köpeğimiz koruyacaktır. Ama iyi bakmazsak biz de kötü insanlara karşı
korunmasız kalırız. Sonunda pişman olmamak için her şeyin değerini zamanında
göstermeliyiz.
Mustafa
Tan ÇİÇEK
3-E
/316
SİTEMİZİN KÖPEKLERİ
Dört
senedir bu sitede oturuyoruz. Güvenlikten sorumlu üç köpeğimiz var ve onlar
bizi koruyor.
Başıboş köpeklerden bahsetmiyorum. Çünkü
onlardan korkuyorum. Fakat bizim sitenin köpekleri çok tatlı. Sitenin üç
köşesinde kulübe var. Dört tanelerdi ama biri zehirlenip öldü. Gece saat birden
sonra köpekler güvenlik görevlileri tarafından serbest bırakılıyor. Dört
senedir sitemize hiç hırsız girmedi. Onlar sayesinde çok huzurluyuz. Onlar çok
sevimliler.
Köpekler bizim sadık dostlarımızdır. Bize
yardımcı olurlar ve bizi korurlar.
ÖZER KAVAKDİBİ
3/E
BİR ŞEYİN DEĞERİNİ
KAYBEDİNCE ANLARIZ
İnsanlar bir şeyin değerini
maalesef kaybedince anlarlar. Elimizdeki değerli şeyleri kaybetmek istemeyiz.
Ama bazı şeylerin değerini günlük hayatımızda unutup sıradan hale gelmesine göz
yumuyoruz.
İnsanlar hatta bu kaybettikleri şeyleri unutmak için farklı şeylerle
ilgilenirler. Ancak ilgilendikleri farklı şeyler de kaybolunca kaybettikleri
şeyler artmış olur. Üzüntüleri daha fazla olur.
Kaybettikleri şeyler mesela bir eşya veya bir duygu veya bir
alışkanlıkta olabilir. Ancak değeri sonradan anlaşılır.
Kaybettiğimiz şeylerin değerini anlamak yerine, bizler elimizdeki
şeylerin değerini kaybetmeden bilmeliyiz. Yani önem verdiğimiz veya bizim için
gerekli olan şeylere sahip çıkıp korumalı ve onlarla mutlu olmalıyız. Eğer
toplumdaki herkes bunun farkına varırsa toplumsal olarak da daha bilinçli ve
mutlu oluruz.
Özgenur DİKBAŞ
3/E 281
ELİMİZDEKİLERİN DEĞERİNİ KAYBETMEDEN BİLELİM
Elimizdekilerin değerini kaybetmeden
bilmemiz gerekir. Eğer elimizdekileri kaybedip değerini bilmezsek üzülebiliriz.
Yani kötü sonuçlar yaşanabilir. Bu yüzden elimizdekileri kaybetmeden değerini
bilmemiz gerekir.
Örnek vermek gerekirse, su, hava, para
ve benzeri şeyleri tasarruflu kullanmazsak bir gün tükenecektir. Bu yüzden
elimizdekilerin değerini bilip tasarruflu kullanmalıyız. Hastalanmadan
sağlımızın değerini bilmeliyiz. Dengeli beslenmeli, zamanında uyumalı ve bol su
tüketmeliyiz. Eğer bu işleri yapmaz ve kendimize dikkat etmezsek hasta
olabiliriz. Kısacası sağlığımızın değerini bilmezsek hasta olabiliriz.
Sonuç olarak elimizdeki kaynaklar sanki
hiç bitmeyecek gibi davranırsak bir gün hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Bu
sebeple elimizdeki kaynakların değerini bilmeli ve ona göre davranmalıyız.
SELİM
GÜRBÜZ
3-E / 321
ELİMİZDEKİLERİN
DEĞERİNİ BİLELİM
Zengin-fakir, büyük- küçük tüm
insanların sahip olduğu bir takım maddi ve manevi değerler vardır. Yeni olan
her şey insanoğluna çekici gelirken, elindekiler ise zamanla kıymetini yitirir
gibi bir hal alır. İnsanlar günlük hayatlarında sahip oldukları şeylerle öyle
iç içedirler ki onlarla yaşamaya alışmış durumdadırlar. Sahip olduklarının
kendilerine sağladığı faydanın farkında bile olmazlar. Ta ki bu sahip oldukları
şeylerden birini kaybedinceye kadar! İşte o zaman anlarlar ki sahip oldukları
fakat o an kaybettikleri o şey ne kadar önemlidir!
Bu duruma
en çarpıcı örnek vücudumuzun bir parçasından ya da bir organından verilebilir.
Kolunuzun birini kaybettiğinizi düşünsenize! Ne korkunç bir durum! Günlük
hayatta yaptığımız birçok şeyi yapamayız ya da gözlerinizin artık görmediğini
düşünsenize! Her yere yanınızda bir rehberle gitmek zorunda kalırsınız ve
dünyanın güzelliklerini göremezsiniz. İtiraf etmeliyim ki bu yazıyı yazmadan
önce ben de hiç elimi ya da gözümü kaybettiğimi düşünmemiştim. Ama ailemden
birini kaybedince yaşayacaklarımı zaman zaman aklımdan geçirmişimdir. Sahip
olduğumuz her ne olursa olsun kıymetini bilmeliyiz. Bazen hayatın yoğunluğu
içerisinde annemize bağırdığımız, babamıza karşı çıktığımız, onları üzdüğümüz
zamanlar oluyordur. Bir gün onları
kaybetme fikrini düşündükçe; “Bir daha onları üzmemeye gayret edeceğim.” diye
kendime söz veriyorum. Çünkü onlar hayattayken kıymetlerini bilirsek, bir gün
kaybettiğimizde yaşadığımız güzel anılar akılda kalacak ve vicdan azabı
çekmeyeceğiz , diye düşünüyorum.
Bu konuda
bir de çevremde dikkatimi çeken bir şey daha var. Zararlı olduğu her yerde
vurgulanan sigara gibi kötü alışkanlıkları insanlar zararlarını bile bile
bırakmıyorlar. Çünkü sağlıkları henüz yerinde, fakat zamanla sağlıklarını
kaybedecekler. Ben uzaktan bunu görebiliyorum. Ama onlar ellerindekinin
kıymetini bilmiyorlar.
Kıymet
bilmek, bir takım fedakarlıklar gerektirir. Bu her konuda böyledir. Bunu bilip
böyle yaşarsak, yani elimizdekilerin değerini kaybetmeden önce bilir, ona göre
yaşarsak, hayat daha anlamlı ve daha güzel olacaktır.
Simay
DEMİR
3-E / 300
J YAŞLILARI SEVMELİ ve
SAYMALIYIZ J
Yaşlılar bizi severler, tabi ki biz de onları severiz. Yaşlı
büyüklerimize pek çok şey borçluyuz.
Bugünkü rahat yaşantımızda onların katkısı vardır. Yaşlılar da bir ara çocuktu, onlar büyüdüler, biz de büyüyeceğiz. Yaşlılar bizim gibi çocukken onların da dedeleri, anneanneleri ve babaanneleri vardı.
Onların dedeleri, neneleri onları severken onlar da sevgi ve saygı duyarlardı,
büyüklerinin ihtiyaçlarını karşılarlardı.
Yaşlılar
gençler gibi değildir. Bakıma ihtiyaç duyarlar, her şeyi tek başına yapamazlar.
Mesela bazılarının ayakları tutmadığı için bizden yardım isterler. Bazıları ise
tam tersine çok enerjiktir, işlerini kendileri yapabilirler. Mesela Fadime Nine
işini kendisi yapan enerjik bir yaşlıydı. Bahçesini kendi ekiyordu. Tarlasını
kendi suluyordu. Koyunlarına bakıp, her işini kendi görüyordu. Yaşlanınca
insanlar eskisi gibi olmaz. Kulakları daha az duyar. Gözleri daha az görür ve
hareketleri yavaşlar. Konuşurken bizi duymayabilirler. O yüzden aramızda sorun
çıkabilir. İyi duymadıkları için televizyonun sesini çok açıp komşuları
rahatsız edebilirler.
Yaşlılarımıza saygı ve sevgi
göstermeliyiz. Bizi çağırmalarını beklemeden yanlarına gitmeli, ihtiyaçlarını
karşılamalıyız. Toplum büyük bir ailedir, yaşlılara sahip çıkmalıyız. J J
J YİĞİT ERMAN J
3/E 335
YAŞLILARA SAYGI
Yaşlılar çocukları çok sever,onları
izlerken kendi geçmişlerini hatırlarlar.Çocuklar yaşlılara saygı
göstermeliler,çünkü yaşlılar saygıyı hak ediyor.
Mesela Fadime nine öyküsünde;Fadime
nine çocukları sevdiği için onlara şöyle dermiş:
_Gülücüğüm,hadi
bize gidem.Size yumurta pişirem ya da bakla tarlasına gidem.Sizi orda yürütmem
.Eşeği bugün çayıra yollamadım,sizi ona bindiririm,diyerek çocuklara sevgisini
gösteriyor.Çocuklar da Fadime nineye saygı gösteriyorlar.Belki de Fadime nine
de çocukları görünce geçmişini hatırlıyordur.Yaşlılar hayat tecrübesine sahip
oldukları için onların öğütleri dinlenmelidir.
Yaşlıların çocukları nasıl sevdiğine
birkaç örnek;
*Bayramlarda şeker
ve harçlık vermeleri.
*Masal anlatmaları
ve sarılmaları.
*Fadime nine gibi
güzel sözler söylemeleri.
Peki çocuklar yaşlılara nasıl saygı
gösterirler:
*Bayramlarda
ellerini öperek.
*Otobüste yer
vererek.
*Sarılarak ve
öperek gösterebilirler.
Kısacası yaşlılar
çocukları,çocuklar da yaşlıları sevmelidirler.
Nehir GÜLERCİ
3/E
AİLEM
Biz çok büyük bir aileyiz.
Anneannemler, babaannemler aynı evde yaşamasak da çok sık görüşürüz, bağlarımız
çok kuvvetlidir. Üzüntülerimizi, sevinçlerimizi hep beraber yaşarız.
Ben bu beraberlikten
çok mutluyum. Çünkü kendimizle çok güzel vakit geçiriyoruz. Beraber oyunlar
oynuyoruz, güzel anlarımızı ve oyuncaklarımızı paylaşıyoruz. Annem ve babamda
çok güzel zaman geçiriyorlar, birbirleriyle güzel sohbetler edip gülüyorlar,
eğleniyorlar.
Düşünüyorum da eğer farklı şehirlerde
yaşamış olsaydık, hiçbir şey böyle olmayacaktı. Ailece yaptığımız güzel
zamanları paylaşamayacaktık . Birbirlerimizin özel günlerinde birlikte
olamayacaktık. Belki bir gün büyüyeceğimiz ama yaşadıklarımız, anılarımız,
hayatımızda güzel bir anı olarak kalacak. Biz bugünlerimizin kıymetini bilirsek
büyüdüğümüzde aile bağlarımız daha da kuvvetli olacak. Birbirlerimize destek
olacağız ve zor günlerimizde daha da güçlü olacağız. Aslı
ALTUNOVA
DÜŞÜNCELERİNİZİ YAZI İLE NE GÜZEL İFADE ETMİŞSİNİZ.
YanıtlaSil