2 Nisan 2015 Perşembe

3-E / 6.KİTABIMIZ ,BABAMIN KİTAP SANDIĞI "KİM KORKAR YAZMAKTAN ?"ÇALIŞMALARI

             6.KİTABIMIZ,BABAMIN KİTAP SANDIĞI "KİM KORKAR YAZMAKTAN?"
                            

                               SÖZ   VERİYORUM
        Merhaba,ben Arda . Bizim evimizde sürekli kalan bir büyüğümüz yok. Babaannem veya anneannem bizimle yaşasaydı daha mutlu olurdum.
       Mesela anneannem geldiğinde onunla birlikte vakit geçirmekten hoşlanıyorum.Beraber gezmeye giderim , bize para verirler, birlikte film izleriz.Anneannem bizim sevdiğimiz yemekleri yapar . Anneannem İzmir/Kiraz ‘da yaşıyor. Onun ,Bal adlı bir kedisi, tavukları ve horozu var .Sabahları kalkınca  önce tavuklara yem veriyoruz  sonra birlikte ekmek almaya gidiyoruz . Anneannem kahvaltıda tavukların taze yumurtalarından , kendi yetiştirdiği domates ve salatalıklardan doğruyor. Harika bir kahvaltı oluyor.
       Ben her sabah uyandığımda büyüklerime günaydın, derim.Kapıcımız Mehmet amcayı  gördüğüm de  nasılsınız veya iyi misiniz, derim.Babaannem bize geldiğinde hoş geldin der, elini öperim. Büyüklerime her zaman saygılı olurum.Konuşurken sözlerini kesmem, karşılık vermem sesimi yükselterek konuşmam.
       Yaşlılarına değer vermeyen toplumlar yanlış yapar. Bizler geçmişte onların yaşadıklarından ders alırız.Anne ve babalarımızın bizlere baktığı gibi, ben de onlar yaşlandığında yanlarında olacağımıza söz veriyorum.


                                                                                           Arda SATAR  3/E  292


                           KÖPEKLERİ SEVMELİ VE KORUMALIYIZ
             Köpekler ; yaşadığımız dünyada insana en yakın olan , insanı koruma içgüdüsüne sahip ender hayvanlardır. Yüzyıllardır  insanlar tarafından evcilleştirilerek evimizde , işyerimizde , hatta diğer hayvanların korumasında kullanılmaktadır.
              İlkçağlarda insanlar hayvanlardan korkarak yaşarlardı , sonrasında köpeklerle insanın yakınlaşması , insanların doğadaki diğer canlılarla bağ kurmasına fırsat yaratmıştır. Günümüzde köpekler artık insanların toplu olarak yaşadıkları alanlarda da yaşamaya başlamıştır. Ancak , bu hayvanlar korunmaya muhtaç varlıklar haline gelmiştir.
HAYVANLARIN KORUNMASI İÇİN NELER YAPALIM ?
*Zor durumda kalmış hayvanları koruyalım.
*Onların bakımına yardımcı olalım.
*Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli verelim.
*Aşılarını zamanında yaptıralım.
*Hayvanlara eziyet edilmesi insanlıkla bağdaşmaz. Öte yandan bu davranış yasalarımıza göre suçtur. Bu suçu işleyenleri uyaralım.
*Hayvanları korkutmayalım, onlara şakadan da olsa eziyet etmeyelim. Bakamayacağımız hayvanları eve almayalım. Biz almazsak belki bakabilecek biri alır.
*Yiyecek artıklarımızı, özellikle ekmeği, çöplüğe atacağımıza yakınımızda bulunan hayvan besleyicilerine verelim.
*Unutmayalım , biz ne kadar iyi davranırsak köpekler de bize o kadar sadık olurlar.

 Damla ALTIPARMAK
3 / E - 297


                     
                           MUTLULUK SAHİP OLDUKLARIMIZIN DEĞERİNİ BİLMEKTİR
          Her şeyin değerini kaybedince anlarız. Biz elimizdekilerin kıymetini kaybetmeden bilelim. Hayatımızda birçok değerli şey vardır. Bunlardan biri de ailemiz, akrabalarımız ve tüm sevdiklerimizdir. Onların değerini bilmeyip, kaybettikten sonra anlarsak artık geç kalmış olabiliriz.
          Değer Nedir?
*Değer bir şeyi koruyup kollamaktır.
*Değer bir şeye sahip çıkmaktır.
*Değer bir şeyle ilgilenmektir.
*Değer bir şeye zaman ayırmaktır.
*Değer bir şeye anlam verebilmektir.
*Değer bir şeyi desteklemektir.
*Değer bir şeyi sevmektir.
*Değer bir şeye saygıyla bakabilmektir.
          Dünyada mallarımızın bol olması mutlu olacağımızı göstermez. Ancak sevdiklerimizin çok olması mutlu olacağımızı gösterir. Çok zengin olup da çok mutsuz; çok fakir olup da çok mutlu olanlar olduğunu unutmayalım.Çok paramızın olması çok mutlu olacağımızı göstermez.Ancak sevdiklerimizin ve bizi sevenlerin çok olması mutlu olmanın en temel göstergesidir.
          Unutmayalım, mutluluk sahip olduklarımızın kıymetini bilmekten geçer.
                                                                                                                                              Emek Defne Korkmaz
                                                                                                                                                           3/E       


KÖPEKLER
       İnsanların hayatında yer alan ve birlikte yaşadığı birçok evcil hayvan bulunur. Örnek olarak köpek, kedi, kuş, balık sayabiliriz. Bunlardan en yaygın olanı köpektir. Köpekler en sadık canlılardır. Sahibine sıkı sıkı bağlanır ve onu daima korurlar. Kendilerini kötü şartlarda yaşasalar bile hiçbir zaman sahibini yalnız bırakmazlar. Köpekler sevgiyi öğrenir. Eğitilebilir oldukları için insanlarla sosyal iletişim kurup evlerde yaşayabilirler.
       Köpekler en koruyucu hayvanlardır. Örneğin yaşadıkları evdeki bebekler dahil tüm aileyi yabancılardan ve hırsızlardan korurlar. Engelli insanlara da yardım ederler. Mesela gözleri görmeyen sahibini karşıdan karşıya geçirebilir. Ya da kulağı duymayan bir sahibi varsa zil çaldığında bunu hareketleriyle haber verebilir.
       Bütün evcil hayvanlarımız gibi köpeklerimizi de sevmeli ve korumalıyız. Onlarla oyunlar oynamalı sevgimizi göstermeliyiz. Düzenli olarak yemeklerini ve sularını vermeli, temizlikle ilgili bakımlarını yapmalıyız. Düzenli olarak aşılarını yaptırmalıyız. Ayrıca sokak köpeklerine iyi davranmalı onlara eziyet etmemeliyiz. Evimizin girişine bir kap su koyabiliriz, barınaklarına yemek götürebiliriz.
Mehmet Deha DENİZ
NO:284     3/E






HERŞEYİN DEĞERİNİ KAYBEDİNCE ANLARIZ
               Elimizdekinin değerini kaybedersek “Ah, keşke bunun kıymetini bilseymişim !” deriz.O yüzden elimizdeki varlığı tutumlu kullanıp,hiçbir zaman bitmez diye düşünmemeliyiz.Eğer tutumlu kullanırsak,ben bunu tutumlu kullandım diye mutlu oluruz.Asla unutmayalım ki ,hiçbir kaynak asla sınırsız olamaz.
              İnsanların bazıları bilinçli bazıları rastgele kullanır.Rastgele kullananlar çevresindekilerin ve diğer varlıkların hakkını yemiş olurlar.Ama herkes bilinçli kullanırsa,herkes birbirinin hakkına uyum göstermiş  ve hakkını yememiş olur.Bilinçli kullananlar ülke ekonomisine ve dünya ekonomisine katkıda bulunur.
             Babamın kitap sandığında da olduğu gibi o üç kardeş köpeklerinin kıymetini bilmiyor ve kaybedince çok üzülüyorlar.Yani demek istediğim,eşyalarımızın kıymetini bilip onlara sahip çıkmalıyız.Yine aynı kitaptaki “Arkadaş” adlı hikayede de Murat arkadaşlarından çekinmeyip kendini daha önce ifade edebilseydi,birlikte geçirdikleri zamanın daha eğlenceli geçmesini sağlayabilirdi.
                                                                 DEMİR GÜNER
                                                                  3-E /333 


                              SADIK DOSTLARIMIZ


       Köpekler insanların en iyi dostlarıdır. Onlar da bir canlı ve tabiatın bir parçasıdır. Yaradılışları gereği köpekler hayvanlar içerisinde insana en bağlı hayvanlardır. Zamanlar da onlarda kendilerini ailenin bir üyesi olarak görür ve aileyi korumak için gerektiğinde canını bile verebilir.

       Günümüzde köpek besleyen insanların bazıları aldıkları sorumluluğun farkında olmadan, onu bir süs eşyası veya oyuncak gibi, bazen hediye olarak, kimi zaman da sırf bir merak yüzünden satın almaktadır. Oysa bir köpeğin beslenebilmesi için öncelikle kalacağı ortamın ona uygun olması gerekir. Bahçeli bir ev, geniş bir mekan bunlardan sadece ikisidir. Apartmanda beslenmek istenen bir köpek komşular tarafından şikayet edildiğinde ya sokağa, ya barınağa ya da başka birine terk edilir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, köpekler kendilerini ailenin bir parçası olarak görürler. Bu sadık dostlarımız ailelerinden koparıldıklarında kendilerini kötü hisseder, yeni ortamlarına uyum sağlayamayabilirler.

       Sonuç olarak bir köpek sahiplenmeden önce çok iyi düşünmeli, ona uygun ortamı ve aileyi sağlayamayacaksak bu fikrimizden vazgeçmeliyiz. Gerektiğinde bizim için canlarını bile veren sadık dostlarımıza, biz de ailemizin bir üyesi gibi davranıp onları korumalıyız. İnsana hayatında, bazen mesleğinde yardımcı olan bu dostlarımızı karşılıksızca sevmeliyiz.


                                                         Duru BAYRAKTARLAR
                                                             3-E/322 


                        SADIK DOSTUMUZ KÖPEKLER
        Köpekler bize karşılıksız sevgi veren en sadık dostlarımızdır, onları sevelim ve  koruyalım .
        Köpeklerin tüm yaşamları boyunca insanların isteklerini büyük bir hevesle ve karın tokluğuna yaptıklarını görüyoruz. Avcılıkta  ava  yardımcı, bekçilikte gece gündüz görev başında evimizi, malımızı, sürülerimizi koruyan, evlerimizde çocuklarımız ve bizlerle dostluğunu paylaşan, depremde göçük altında kalanları kurtarmada insanların giremedikleri derinliklere kadar girip belki bir insanın canını kurtarırım diye hayatını tehlikeye atan, polisimizin görevlerinde yanı başında, askeri birliklerde güvenlikte ön saflarda görev alan, yurdumuzda yaygın olmasa da körlere gözleri olan, kısaca insanın yaşamının birçok safhasında her zaman en önde ve sahibinin isteklerini yapma konusunda canları pahasına olsa da görevlerini yerine getirirler. İsviçre’de Alp dağlarının yükseklerinde olan Saint Bernard Manastır’ında yetiştirilen köpekler, her yıl karlar arasında kalmış birçok yolcuyu bulup kurtarmaktadırlar. Boyunlarında taşıdıkları ilkyardım çantasıyla kazazedelere yardıma koşar ve havlayarak yardım çağırırlar. Seslerini duyuramadıkları zaman, kazazedeyi çekerek ilkyardım merkezine götürüp ölümden kurtarırlar.
        Bizlere bu kadar faydası olan köpeklere iyi davranalım, onlara eziyet edenleri uyaralım, onlar tüm insanlara karşılıksız sevmeyi öğretmişlerdir. Onlar sadık dostumuzdur.     
                                                      
                                                     EGE DEĞİRMENCİ
                                                           3-E /305  


                                                                                                                                                                 
                               YAŞLILAR VE BİZ


   Yaşlılar deyince ilk aklımıza gelen aile büyüklerimizdir. Anneanneler, babaanneler, dedeler biz torunlarını ne kadar çok severler. Dedem çocuk badem ise torun badem içi der hep. Anne ve babalarımızın müsaade etmediği şeyleri bile bizi mutlu etmek için yaparlar.
     Onlar ilerlemiş yaşlarına rağmen bizlere sevgilerini göstermek ve bizi mutlu etmek için çabalarlar. Bu durumda bizlere de düşen onları çok sevmek ve saygı göstermektir. Yaşlılara yardımcı olarak onlara olan sevgimizi gösterebiliriz. Onlar çok küçük şeylerle mutlu olabilirler. Mesela ben dedeme bahçeyi sularken yardımcı oluyorum. Böylece o daha az yorulmuş oluyor ve mutlu oluyor. Ayrıca toplu taşıma araçlarında ayakta gördüğümüz yaşlılara yer vererek saygı gösterebiliriz.
      Şuan çocuğuz, enerjik ve sağlıklıyız ama ilerde bizlerde yaşlanacağız. Bunu düşünerek etrafımızdaki yaşlılara sevgi ve saygı göstermeliyiz.



                                                                                      EGE GÜLTEKİN
                                                                                            3/E 28 



                                                   YAŞLILAR VE BİZ

          Doğum, ölüm gibi yaşlanma da insan yaşamının kaçınılmaz bir parçasıdır. Yaşlanmak hayatta çok şey görüp bilmek demektir. Bir sürü hatıralar biriktirmek demektir.
          Yaşlılarımız dün ile bugün arasında birer köprüdür. Bizlerin en değerli varlıklarıdır. Yaşlılarımız olmasaydı bizler de olmazdık. Bugünkü yaşamımızı bizden öncekilere borçluyuz.
           Yaşlı insanların hayat boyu elde ettikleri tecrübeleri vardır. Bu tecrübeler biz çocuklara ve gençlere faydalı bilgiler kazandırır. Bunun için yaşlı büyüklerimize saygı duymalı ve onları sevmeliyiz.
           Yaşlılık insan hayatının en zor dönemidir. Bu zor dönemlerde onlara sevgi ve şefkatle, saygıyla yaklaşmak onları daha çok hayata bağlar. Unutmamalıyız ki, bugünün gençleri yarının yaşlıları olacaktır.

                                             Emirhan TASOUJİ  - 3/E



                                      YAŞLILAR VE BİZ

                Yaşlıların huysuzu da vardır iyisi de. Yaşlılar ya babannemiz ya da anneannemizdir . Bize  hediyeler alırlar sevip okşarlar. 

       Onlardan şu özleri duyabiliriz:”  Canım kızım ,mis kokulum ,gülüm vb” . Bu kişiler bizim annemizin annesi ise anneannemiz babasıysa dedemizdir. Babamızın  annesi ise büyük anne veya babaanne, babasıysa büyük babamızdır.Herkes bir gün yaşlanır ve ölür. Bazıları hastalık geçirip bazıları  kaza geçirir.Ve  bunlar ölüm nedenleri olabilir.Okuduğum bir kitap vardı. Kitaptaki hikayenin kahramanı FADİME NİNE idi. O da yaşlıydı  ve çok iyi mi iyi torunları vardı. O hastalandığında ona çok güzel bakmışlardı. Her insanın yaşlanma süresi uzundur ve zaman alır.Yaşlanma süresi ne kadar uzun sürerse sürsün herkes birgün yaşlanacak veetrafındaki insanların yardımına ihtiyaç duyacak.İşte o zaman onlara yardım etmeyi bilmeliyiz.Onları syıp sevgimizi de esirgememeliyiz.


                                                                                        İrem Güleryüz
                                                           3/E 332                                                                                             



                          KÖPEKLERİ KORUYALIM
        Sıcak bir gün,sürü sahibi kucağında yumuşacık beyaz bir köpekle evine geldi.Köpeğe Akbaş adını verdi.Akbaş’ın 4 yavrusu oldu.
         Günler geçtikçe Akbaş’ın yavruları çoğalıyormuş.Sürü sahibi köpekleri çok sevdiği için her geçen gün onlara daha fazla şefkatle bakıyormuş.Sürü sahibinin ninesi Akbaş ve 20 yavrusunu çok seviyordu.Bir gün Akbaş ve yavrularına bir kafes yaptılar ve onların tüm ihtiyaçlarını karşıladılar.Her geçen gün sürü sahibi köpekleri oyun oynatır ve kirlendiklerinde banyo yaptırırmış.Zamanla köpekleri komşuları ve komşularının tanıdıkları alıp sahiplenmişler.Sadece Akbaş kalmış ve artık sürü sahibi ve ninesi onunla ilgilenmeye başlamışlar.Akbaş bir karar almış,benim artık buradan gitmem lazım demiş,tam giderken sürü sahibine yakalanmış.Sürü sahibi:”Akbaş nereye gidiyorsun?” diye sormuş. Akbaş:”Siz artık beni sevmiyorsunuz o yüzden gitmeliyim.” demiş.Sürü sahibi onu kucağına alarak okşamış,sevmiş ve onunla oyunlar oynamış.Sonra beraber eve girip yemek yemişler.
      Sonuçta köpekler sevilmeli,onlara hoşgörü ile yaklaşılmalıdır.Her zaman köpekleri korumalı ve sevmeliyiz.                                 
                                                    
                                                          Murat Yiğit ŞİBLİ
                                                                3-E / 280 




                                        KAYBEDİNCE ANLAMAK
           Bazen yaşadığımız hayat bize çok anlamsız ve sıkıcı gelebilir. Ailemiz, arkadaşlarımız, oyuncaklarımız, kitaplarımız her şey çok sıkıcı gelebilir. O arkadaşlarımızla oynamak istemeyiz. Oyuncaklarımız, kitaplarımız, odamızda bir kutunun içerisinde, yıllarca unutulmuş olarak kalabilir.
Hayatta her şey, aynı devam etmeyebilir. Başka bir ülkeye, başka bir şehre gitmek zorunda kalabiliriz. Daha iyi bir okul için ya da ailemizin işi gereği bulunduğumuz şehirden başka bir şehre gitmek zorunda kalabiliriz. Oraya alışana kadar arkadaşımız olmayabilir. Yeni arkadaş bulana kadar yalnız kalabiliriz. İşte o anlarda, keşke eski arkadaşlarımız yanımızda olsaydı, onunla keşke hiç kavga etmeseydim, şimdi oynardık, deriz.
Kolunu bacağını kırdığımız ve bir kenara attığımız, hatta varlığını bile unuttuğumuz bir oyuncağımız, bazen kendimizi kötü, yalnız hissettiğimizde bize arkadaşlık edebilir. O anlarda, keşke kırmasaydım, benim arkadaşım olabilirdi, onunla oyunlar oynayabilirdik, deriz. Pişmanlık duyarız. Kaybettiğimiz şeylerin kıymeti işte o anlarda ortaya çıkacaktır.
Anne ve babamızın değerini onlar yaşıyorken bilmeliyiz. Onlara gereken ilgiyi, saygıyı, sevgiyi onlar yaşıyorken göstermeliyiz. Onları kaybettikten sonra kullandığımız en basit bir kötü söz bile bizi daha da üzecektir. Aynı şekilde bahçemizde yaşayan köpeğimizi iyi beslemeli, ilaçlarını içirmeli, temizliğini yapmalı, düzenli olarak veterinere götürmeliyiz. Bazen kötü insanlardan, hırsızlardan bizi köpeğimiz koruyacaktır. Ama iyi bakmazsak biz de kötü insanlara karşı korunmasız kalırız. Sonunda pişman olmamak için her şeyin değerini zamanında göstermeliyiz.

                                                      Mustafa Tan ÇİÇEK
                                                           3-E  /316



                     
                                                     SİTEMİZİN KÖPEKLERİ

      Dört senedir bu sitede oturuyoruz. Güvenlikten sorumlu üç köpeğimiz var ve onlar bizi koruyor.
      Başıboş köpeklerden bahsetmiyorum. Çünkü onlardan korkuyorum. Fakat bizim sitenin köpekleri çok tatlı. Sitenin üç köşesinde kulübe var. Dört tanelerdi ama biri zehirlenip öldü. Gece saat birden sonra köpekler güvenlik görevlileri tarafından serbest bırakılıyor. Dört senedir sitemize hiç hırsız girmedi. Onlar sayesinde çok huzurluyuz. Onlar çok sevimliler.
      Köpekler bizim sadık dostlarımızdır. Bize yardımcı olurlar ve bizi korurlar.
                                                   

                                             ÖZER KAVAKDİBİ
                                                                  3/E  


BİR ŞEYİN DEĞERİNİ KAYBEDİNCE ANLARIZ
           İnsanlar bir şeyin değerini maalesef kaybedince anlarlar. Elimizdeki değerli şeyleri kaybetmek istemeyiz. Ama bazı şeylerin değerini günlük hayatımızda unutup sıradan hale gelmesine göz yumuyoruz.
            İnsanlar hatta bu kaybettikleri şeyleri unutmak için farklı şeylerle ilgilenirler. Ancak ilgilendikleri farklı şeyler de kaybolunca kaybettikleri şeyler artmış olur. Üzüntüleri daha fazla olur.
           Kaybettikleri şeyler mesela bir eşya veya bir duygu veya bir alışkanlıkta olabilir. Ancak değeri sonradan anlaşılır.
           Kaybettiğimiz şeylerin değerini anlamak yerine, bizler elimizdeki şeylerin değerini kaybetmeden bilmeliyiz. Yani önem verdiğimiz veya bizim için gerekli olan şeylere sahip çıkıp korumalı ve onlarla mutlu olmalıyız. Eğer toplumdaki herkes bunun farkına varırsa toplumsal olarak da daha bilinçli ve mutlu oluruz.

                                                                   Özgenur DİKBAŞ
                                                                  3/E  281



                 
               ELİMİZDEKİLERİN DEĞERİNİ KAYBETMEDEN BİLELİM
       Elimizdekilerin değerini kaybetmeden bilmemiz gerekir. Eğer elimizdekileri kaybedip değerini bilmezsek üzülebiliriz. Yani kötü sonuçlar yaşanabilir. Bu yüzden elimizdekileri kaybetmeden değerini bilmemiz gerekir.
       Örnek vermek gerekirse, su, hava, para ve benzeri şeyleri tasarruflu kullanmazsak bir gün tükenecektir. Bu yüzden elimizdekilerin değerini bilip tasarruflu kullanmalıyız. Hastalanmadan sağlımızın değerini bilmeliyiz. Dengeli beslenmeli, zamanında uyumalı ve bol su tüketmeliyiz. Eğer bu işleri yapmaz ve kendimize dikkat etmezsek hasta olabiliriz. Kısacası sağlığımızın değerini bilmezsek hasta olabiliriz.
       Sonuç olarak elimizdeki kaynaklar sanki hiç bitmeyecek gibi davranırsak bir gün hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Bu sebeple elimizdeki kaynakların değerini bilmeli ve ona göre davranmalıyız.

                              SELİM GÜRBÜZ
                                                                                       3-E  /  321



      ELİMİZDEKİLERİN DEĞERİNİ BİLELİM
        Zengin-fakir, büyük- küçük tüm insanların sahip olduğu bir takım maddi ve manevi değerler vardır. Yeni olan her şey insanoğluna çekici gelirken, elindekiler ise zamanla kıymetini yitirir gibi bir hal alır. İnsanlar günlük hayatlarında sahip oldukları şeylerle öyle iç içedirler ki onlarla yaşamaya alışmış durumdadırlar. Sahip olduklarının kendilerine sağladığı faydanın farkında bile olmazlar. Ta ki bu sahip oldukları şeylerden birini kaybedinceye kadar! İşte o zaman anlarlar ki sahip oldukları fakat o an kaybettikleri o şey ne kadar önemlidir!
Bu duruma en çarpıcı örnek vücudumuzun bir parçasından ya da bir organından verilebilir. Kolunuzun birini kaybettiğinizi düşünsenize! Ne korkunç bir durum! Günlük hayatta yaptığımız birçok şeyi yapamayız ya da gözlerinizin artık görmediğini düşünsenize! Her yere yanınızda bir rehberle gitmek zorunda kalırsınız ve dünyanın güzelliklerini göremezsiniz. İtiraf etmeliyim ki bu yazıyı yazmadan önce ben de hiç elimi ya da gözümü kaybettiğimi düşünmemiştim. Ama ailemden birini kaybedince yaşayacaklarımı zaman zaman aklımdan geçirmişimdir. Sahip olduğumuz her ne olursa olsun kıymetini bilmeliyiz. Bazen hayatın yoğunluğu içerisinde annemize bağırdığımız, babamıza karşı çıktığımız, onları üzdüğümüz zamanlar oluyordur.  Bir gün onları kaybetme fikrini düşündükçe; “Bir daha onları üzmemeye gayret edeceğim.” diye kendime söz veriyorum. Çünkü onlar hayattayken kıymetlerini bilirsek, bir gün kaybettiğimizde yaşadığımız güzel anılar akılda kalacak ve vicdan azabı çekmeyeceğiz , diye düşünüyorum.
Bu konuda bir de çevremde dikkatimi çeken bir şey daha var. Zararlı olduğu her yerde vurgulanan sigara gibi kötü alışkanlıkları insanlar zararlarını bile bile bırakmıyorlar. Çünkü sağlıkları henüz yerinde, fakat zamanla sağlıklarını kaybedecekler. Ben uzaktan bunu görebiliyorum. Ama onlar ellerindekinin kıymetini bilmiyorlar.
Kıymet bilmek, bir takım fedakarlıklar gerektirir. Bu her konuda böyledir. Bunu bilip böyle yaşarsak, yani elimizdekilerin değerini kaybetmeden önce bilir, ona göre yaşarsak, hayat daha anlamlı ve daha güzel olacaktır.
                                                             

                                                                                       Simay DEMİR
                                                                                                    3-E  / 300 



                  J   YAŞLILARI SEVMELİ ve SAYMALIYIZ   J
          Yaşlılar bizi severler,  tabi ki biz de onları severiz. Yaşlı büyüklerimize pek çok şey borçluyuz.  Bugünkü rahat yaşantımızda onların katkısı vardır.  Yaşlılar da bir ara çocuktu,  onlar büyüdüler,  biz de büyüyeceğiz.  Yaşlılar bizim gibi çocukken onların da  dedeleri, anneanneleri ve babaanneleri vardı. Onların dedeleri, neneleri onları severken onlar da sevgi ve saygı duyarlardı, büyüklerinin ihtiyaçlarını karşılarlardı.
Yaşlılar gençler gibi değildir. Bakıma ihtiyaç duyarlar, her şeyi tek başına yapamazlar. Mesela bazılarının ayakları tutmadığı için bizden yardım isterler. Bazıları ise tam tersine çok enerjiktir, işlerini kendileri yapabilirler. Mesela Fadime Nine işini kendisi yapan enerjik bir yaşlıydı. Bahçesini kendi ekiyordu. Tarlasını kendi suluyordu. Koyunlarına bakıp, her işini kendi görüyordu. Yaşlanınca insanlar eskisi gibi olmaz. Kulakları daha az duyar. Gözleri daha az görür ve hareketleri yavaşlar. Konuşurken bizi duymayabilirler. O yüzden aramızda sorun çıkabilir. İyi duymadıkları için televizyonun sesini çok açıp komşuları rahatsız edebilirler.
Yaşlılarımıza saygı ve sevgi göstermeliyiz. Bizi çağırmalarını beklemeden yanlarına gitmeli, ihtiyaçlarını karşılamalıyız. Toplum büyük bir ailedir, yaşlılara sahip çıkmalıyız.    J J
                                                                                      J YİĞİT ERMAN J
                                                             3/E  335   




                                                  YAŞLILARA SAYGI
           Yaşlılar çocukları çok sever,onları izlerken kendi geçmişlerini hatırlarlar.Çocuklar yaşlılara saygı göstermeliler,çünkü yaşlılar saygıyı hak ediyor.
          Mesela Fadime nine öyküsünde;Fadime nine çocukları sevdiği için onlara şöyle dermiş:
_Gülücüğüm,hadi bize gidem.Size yumurta pişirem ya da bakla tarlasına gidem.Sizi orda yürütmem .Eşeği bugün çayıra yollamadım,sizi ona bindiririm,diyerek çocuklara sevgisini gösteriyor.Çocuklar da Fadime nineye saygı gösteriyorlar.Belki de Fadime nine de çocukları görünce geçmişini hatırlıyordur.Yaşlılar hayat tecrübesine sahip oldukları için onların öğütleri dinlenmelidir.
        Yaşlıların çocukları nasıl sevdiğine birkaç örnek;
*Bayramlarda şeker ve harçlık vermeleri.
*Masal anlatmaları ve sarılmaları.
*Fadime nine gibi güzel sözler söylemeleri.
         Peki çocuklar yaşlılara nasıl saygı gösterirler:
*Bayramlarda ellerini öperek.
*Otobüste yer vererek.
*Sarılarak ve öperek gösterebilirler.
            Kısacası yaşlılar çocukları,çocuklar da yaşlıları sevmelidirler.

                                                                                                 Nehir GÜLERCİ

                                                                                                              3/E


                                                                           AİLEM
         Biz çok büyük bir aileyiz. Anneannemler, babaannemler aynı evde yaşamasak da çok sık görüşürüz, bağlarımız çok kuvvetlidir. Üzüntülerimizi, sevinçlerimizi hep beraber yaşarız.
         Ben bu beraberlikten çok mutluyum. Çünkü kendimizle çok güzel vakit geçiriyoruz. Beraber oyunlar oynuyoruz, güzel anlarımızı ve oyuncaklarımızı paylaşıyoruz. Annem ve babamda çok güzel zaman geçiriyorlar, birbirleriyle güzel sohbetler edip gülüyorlar, eğleniyorlar.
          Düşünüyorum da eğer farklı şehirlerde yaşamış olsaydık, hiçbir şey böyle olmayacaktı. Ailece yaptığımız güzel zamanları paylaşamayacaktık . Birbirlerimizin özel günlerinde birlikte olamayacaktık. Belki bir gün büyüyeceğimiz ama yaşadıklarımız, anılarımız, hayatımızda güzel bir anı olarak kalacak. Biz bugünlerimizin kıymetini bilirsek büyüdüğümüzde aile bağlarımız daha da kuvvetli olacak. Birbirlerimize destek olacağız ve zor günlerimizde daha da güçlü olacağız.                                                                                                                                                                                                                                                           Aslı ALTUNOVA

                                                              3 / E  -  329

                                              
                                                                       


1 yorum:

  1. DÜŞÜNCELERİNİZİ YAZI İLE NE GÜZEL İFADE ETMİŞSİNİZ.

    YanıtlaSil