TUĞRA ONAT /3-A
KAYBEDİNCE ANLAŞILIR
İnsanoğlu sahip
olduğu nice değerli şeyleri kaybedince değerini anlıyor. Elindeyken varlığına
alışmıştır, hiç gitmeyecek gibidir, hiç kaybetmeyecek gibi sanır, kıymet
vermez. Ne zaman ki onu yitirir, kaybı çok önemli olur, o zaman kıymetini
değerini anlar.
Arkadaşlarımızın
dostlarımızın kıymetini, onları kaybettikten, arkadaşlık dostluk bittikten
sonra anlarız da zamanında bu dostluğun bozulmaması için gayret göstermeyiz.
Sağlığımız bozulduktan sonra değerini, hasta olunca ya da hastaneye düşünce
anlarız sağlıklıyken tedbirini almayız. İşimizin değerini işsiz kalınca anlarız
ama içindeyken beğenmez daha iyi iş imkânları peşinde hayaller kurarız.
Önemli olan sahip olduğumuz şeylerin ya
da değerlerin kıymetini onlar elimizdeyken de bilmek. onlara gerekli özeni
gösterip, sonrasında pişman olacağımız şeyleri yapmamamız gerekmektedir. Sahip
olduklarımıza sıkı sıkı bağlanmamız gerekir. Pire için yorgan yakmadan önce
birer defa daha düşünelim.
BARIŞ EGE DAĞ /3-A
SADIK ARKADAŞ KÖPEKLER
Hayatımızda
arkadaş dost sahibi olmayı hepimiz isteriz. Arkadaşlarımızla olduğu gibi hayvanlarda da dost olabiliriz.Evimizde kuş
,balık,köpek,kedi besleyebiliriz.Beslediğimiz hayvanlarla yakınlık kurabiliriz
Köpekler
her zaman en sadık hayvanlardır.Kitabımızda da olduğu gibi ne olursa olsun geri
dönerler.Köpeklerinde insanlar gibi duyguları vardır.Evimizde beslerken
temizliklerine ve aşılarına dikkat etmeliyiz.Yoksa işimiz çok daha
zorlaşır.Evde hayvan beslemek çok zahmetli olsa da bir o kadar da güzeldir.
Kitabımızda
da olduğu gibi nasıl engellerle karşılaşırsa karşılaşsın yine yılmayıp evini
bulan hayvanlar her zaman sadıktır.Bu sadık hayvanların başına da köpekleri yazabiliriz.Buna
örnekte Akbaşı söyleyebiliriz.Bütün hayvanları sevip kollamalıyız.
Deniz AKSOY
KÖYDEKİ KIRLAR
Herkesin
anneannesi ve dedesi vardır. Ama bazılarınki, onlar çocukken ölebilir. Neyse, konumuz,
yaşlılar çocuklarını çok sever; çocuklar da yaşlıları sevmeli ve saymalıdır.
Anneannemizi ve dedemizi mutlu olsunlar
diye onları ziyaret edip onlara yardımcı olursak onlar çok mutlu olurlar.
Kitabımdaki ‘’ Fadime Nine’’ öyküsünde şöyle bir şey vardı: Fadime Nine çocukların
isteklerini yerine getiriyordu hem Fadime Nine mutlu oluyordu hem de çocuklar
mutlu oluyordu. Fadime Nine hastalandığında bütün çocuklar ona yardım ettiler.
Bizim anneannemiz bizi o kadar çok sever ki, bahçesindeki ağaçlara biz gibi
bakar. Şunu bilmeliyiz ki ailemiz bizim için çok özeldir. Sanki ailemiz bizim
duygularımızla yaratılmış gibidir.
Anneannemiz ve dedemiz bizi sever ve
korur. Biz de onları sevmeli ve saymalıyız .
3-A
YARDIM ET, SEV VE SAY
Babaannemiz, anneannemiz, dedelerimiz
bizlere; kıyafetler alır, bize dualar okur, bize bir şeyler öğretip şakalaşır.
Onlar yaşlıdır, ama bizi mutlu etmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.
Ama bizse onları zorlarız. ‘Şunu yap, bunu yap! ‘ deyip onları ikna etmeye
çalışırız. Bu kötü bir davranıştır. Bu davranış yerine başka bir davranışı
sergilemeliyiz.
Onlar bize iyilik sunuyorsa biz de onlara
iyilik yapmalıyız. Mesela ‘ Babaanne, kendini zorlama, bu işi yapmasan da olur,
anneanne bu işi ben yapabilirim.’ Deyip onların yorulmamasını sağlayabiliriz.
Böylece onlar da mutlu olurlar.
‘ Babamın Kitap Sandığı ‘ kitabındaki Fadime
Nine öyküsündeki çocuklar Fadime Nine’yi çok seviyorlar. Onun bir dediğini iki
etmiyorlar. Fadime Nine de onları çok seviyor. Biz de o çocuklar gibi olup
büyüklerimizi sevelim, sayalım.
Fulya
ERTEN
3-A
4
ÇOCUKLUĞUMU
KAYBETMEK İSTEMEM
Öğretmenimin verdiği ödevle
fark ettim, çocukluğumun geçmek üzere olduğunu. Ödevim için çocukluğumun
resimlerini kesmem gerekiyordu ama benim elim hiçbirine gitmiyordu. Kıyamadığım
fotoğraflar değil, bebekliğimin hatıralarıydı.
Hayatın en güzel yılları,
çocukluk yıllarıdır bence. Ekmek elden, su gölden hayatın tadının çıkarıldığı
yıllar. Fotoğraflarıma baktım da; ne güzel yürümüşüm Ege sahillerinde. Ne güzel
yüzmüşüm denizde. Ne kadar eğlenmişim anaokulu mezuniyet töreninde. Bugün ise
evde ve okulda sorumluluklarım var. Oyuna ayırdığım zaman gittikçe azalıyor.
Karar verdim, artık günlerimi daha iyi değerlendireceğim. Gelip geçen güzel
günlerimin kıymetini bileceğim. Arkadaşlarıma ve hobilerime daha fazla zaman
ayıracağım. Büyüyünce bu yaşlarımı da çok iyi hatırlayacağım.
Murat, hasretini çektiği
memleketine, vatanına dönünce kavuşabilir. Babaannesinin buğday ekmeklerini,
tepsi böreklerini yiyebilir, elbette babaannesi pişirebildiği sürece. Benimse
elim de elma şekerimle, seksek oynadığım yıllar hızla geçiyor.
GÜLSE ANDIRIN /
3-A
KÖPEKLER BİZİM
DOSTUMUZDUR
İnsanların birçok arkadaşı vardır. Bunlardan
bazıları da hayvanlardır. Hayvanlar insanlar yalız oldukları zaman onlarla
vakit geçirirler. Hayvanlar arkadaş canlısıdır. Örneğin;
Ayşe’ nin hiç arkadaşı yokmuş. Bir
gün babası doğum gününde Ayşe’ye bir köpek almış. Ayşe ilk başta köpek onu
ısırır ve onu kovalar diye ondan çok korkuyormuş. Bir gün basına demiş ki
”Babacığım ben senin getirdiğin beyaz köpekten çok korkuyorum, bana yardımcı
olur musun?” Babası da ”Tabi ki yardımcı olurum canım kızım.” demiş ve kızın
köpeğin yanına götürmüş. Kızının elinden tutup köpeği sevdirmiş. Ayşe köpeğe
yavaş yavaş alışıyormuş. kızına “Bak korkulacak bir şey yokmuş” demiş. Ayşe
köpeğine sarılmış. Babasına “Dışarı çıkabilir miyiz?” demiş. Babası da tamam
deyince köpeğini alıp dışarı çıkmış. Dışarıda bir çocuk köpeğine taş atınca
Ayşe çocuğa “ Köpeklere taş atamazsın. Onların da canı var hem de senin
arkadaşların yoksa o sana arkadaşlık yapabilir çünkü köpekler çok arkadaş
canlısıdır” demiş. Çocuk utanarak özür dilemiş ve oradan uzaklaşmış.
Bu metinden de anlaşıldığı gibi
köpekler çok arkadaş canlısıdır. Olara kötü davranmamalıyız. Kötü davrananların
kalbini kırmadan nazikçe uyarmalıyız.
KORAYBALIKÇI
ELİMİZDEKİ DEĞERLER
Sahip olduğu nice değerli şeyleri, yitirince anlıyor insanlar. Elindeyken
varlığına alışmıştırlar, hiç gitmeyecek gibi sanırlar, üzerine titremezler, kıymet
vermezler. Ne zaman ki onu yitirirler; kaybı çok önemli olur, o zaman kıymetini
değerini anlarlar.
Hayatımızdaki sevgili
insanların değerini; onları kaybedince anlarız. Yaşarken onları ne kadar çok
sevdiğimizi söylemeye çekiniriz. Anne babamızın kıymetini, aslında bizim için
ne kadar değerli olduklarını onları kaybetmeden anlamalıyız. Arkadaşlarımızın,
dostlarımızın kıymetini, onları kaybettikten sonra anlarız. Sağlımızı;
bozulduktan sonra ya da hasta olunca değerini anlarız.
Sahip olduğumuz
şeylerin kıymetini anlamak için onların elimizden çıkmadan ve onları
kaybetmeden anlamalıyız. Dostluklarımızın bozulmaması için gayret göstermeli,
sağlığımız için önceden tedbirlerimizi almalıyız.
Yaşlılar çocukları çok severler. Bizim de
onlara saygı göstermemiz gerekir.
Yaşlılar sevecen ve
tecrübelidirler. Bizim de onların tecrübelerine ihtiyacımız vardır.
Onları sevelim ve sayalım.
Şimdi sizlere Düziçi’nde yaşayan
büyük ninemi anlatacağım. Fatma ninem
beyaz saçlı ,mavi gözlü, sevgi dolu ve akıllı biridir. Biz Düziçi’ne
gittiğimizde ninemin evinde kalırız ve orada çok mutlu günler geçiririz. Çünkü
orada Emine ve Işın adında iki arkadaşım var. Onlarla ninemin bahçesinden
portakal toplar ve çevreyi araştırırız. Araştırmamızın sonucunda bulduğumuz
yaprakları ,taşları şekil ve kokularına
göre ayırırız. Sonra
topladıklarımızla oyun oynar
eğleniriz. Oyunumuz bitince ninem bize seslenir. Çünkü tarhana çorbası ve içli köfte yapmıştır. Bizi
de yemeğe çağırmıştır. O yemeği yerken içimde büyük bir mutluluk hissederim.
Çünkü ninem bu yemeği bize bütün sevgisiyle pişirmiştir. Günlerimizi böyle neşe
içinde geçirip, Düziçi’nden ayrılırken üzülürdük.
Sonuç olarak yaşlılar çocuklara karşı
sevecen ve sabırlıdır. Biz çocuklar da onlara saygı göstermeliyiz.
Mina DAĞTEKİN
3-A - 54
28 Mart
2015
PAMUK
VE BEN
Evimize ilk geldiğinde 1 yaşındaydı.
Adı Pamuk. İkimizde karşılaştığımızda çok şaşkındık. Artık bir dostum vardı ve
çok mutluydum.
Sabah benimle uyanır, birbirimize
“günaydın” deriz. Sevilmekten çok hoşlanır. Birlikte kahvaltı yaparız. Okula
giderken beni yolcu eder, okuldan geldiğimde de kapıda çılgınca beni karşılar.
Birlikte oyun oynarız. Ben ödev yaparken yanımda durur, beni bekler. Birlikte
gezer, koşar, eğleniriz. Pamuk hayatıma girdi gireli yalnız değilim. Onun
sayesinde paylaşmayı, şefkati, karşılıksız sevgiyi, dostluğu daha çok öğrendim.
Pamuk çok sadık bir dost. Sevgime her zaman sevgiyle karşılık verir. Evimizi
renklendirir ve şenlendirir. Ben üzüldüğümde de o da üzülür, yanıma gelir
“üzülme” der gibi bana bakar. Benim de üzüntüm hemen kaybolur.
Siz de kendinize yeni bir dost
isterseniz, benim tavsiyem, mutlaka bir köpek sahibi olmanız. Pamuk gibi bir
köpeğim olduğu için çok şanslıyım.
PAMUK NENE
YAŞLILAR VE COCUKLAR ARASINDA HER ZAMAN KUVVETLİ BİR BAG
VARDIR.
ANNE VE BABAMIZDA GÖRDÜĞÜMÜZ BÜYÜKLERE HER ZAMAN SAYGILI
OLUNMALIDIR VE YARDIM EDİLMELİDİR.MESELA BİR KÖYE GİTTİĞİMİZDE ORDA YÜZÜ BEYAZ
VE SAÇLARINA AK DÜŞMÜŞ BİR NENE VARDI ONA O KÖYDE PAMUK NENE
DERLERMİŞ.ONUN EVİNİN ÖNÜNDE KOCAMAN BAHÇESİ BAHÇEDE DE PORTAKAL VE MANDALİNA
AGAÇLARI VARDI.MEYVE ZAMANI GELDİĞİNDE KÖYDEKİ ÇOCUKLAR BAHÇESİNE GELİP MEYVE
TOPLARLARMIŞ.PAMUK NENE DE ONLARA YARDIM ETMEK İSTERMİŞ;AĞACIN ALTINA BİR BEZ
SERER VE ÇOCUKLARA YİYECEK HAZIRLARMIŞ AMA BİR TARAFTAN DA ÇOCUKLARA BİRŞEY
OLACAK DİYE ÇOK KORKARMIŞ.BİR GÜN PAMUK NENE HASTALANMIŞ ÇOCUKLAR ONA BİTKİ
ÇAYI HAZIRLAYIP İLGİLENMİŞLER ZAMANLA PAMUK NENE İYİLEŞMİŞ.
BU OLAY BİZE BÜYÜKLERİN ÇOCUKLARI SEVDİĞİNİ VE ÇOCUKLARINDA BÜYÜKLERİ SEVİP
SAYDIĞINI GÖSTERİR.
Mustafa Acemoğlu
3-A
KÖPEKLER VE ÇOCUKLAR
insanlar bazen hayvanlardan korksa da
aslında onlar bizim bazen çok dostlarımız oluyor. Öyle yakın dostlarımız
oluyor ki bazen bizi onlardan daha iyi anlayan kimse olmadığını düşünüyorum.
Onları küçükken alıp büyütmek , beslemek ve yıkamak , herhalde bu saydığım
şeyleri başka kimse için yapamam.
Amam birde bu küçük dostlarımıza hiç iyi
davranmayan insanlar var. Onları döven ,onlara taş atan ve onları kovalayan
kötü insanlar var. Bazen yaz aylarında bazı insanların kapılarının kenarına
içinde su olan taslar koyduklarını görürdüm, çok merak ederdim. Anneme
sorduğumda anne neden insanlar su koyuyorlar kapılarının önüne diye. Annem bana
o insanlar hayvanları çok seven insanlar dedi. Çünkü yazı hava sıcak olduğundan
o güzel köpekler dışarıda su bulamıyorlar. Hayvanlar seven insanlar onlara bu
şekilde yaşamaları için yardımcı oluyorlar diye açıklamıştı.
Unutmayalım ki bu dünya her canlının
yaşaması için yaratılmış bir dünyadır. nasıl biz insanların yaşamaya hakkımız
varsa hayvan dostlarımızın da bu dünya da güzel yaşamaya ve bizim gibi
iyi insanlarında onların yaşamasına müsaade etmemiz gerekir.
NADİDE HANLIOĞLU / 3-A
SEVDİKLERİMİZİN
DEĞERİNİ BİLELİM
Sevdiklerimizi kaybederek onların değerlerini daha
fazla anlarız. Onları kaybettikten sonra eğer onlara kötülük yapmışsanız özür
dileme şansınız olmayacaktır. Bunun için onların kalplerini kıracak şeyler asla
yapmamalıyız. Ayrıca bizim onlara yaptığımız kötülüğün beeminim bize de yapılacaktır.
Örneğin,
ben oyuncaklarımı kaybetsem çok fazla üzülürüm. Oyuncaklarımı kaybedince onların
değerlerini daha fazla anlarım. Oyuncaklarımı kaybetmeden önce eğer, onları
çizmişsem veya onlara zarar vermişsem ''Keşke daha önce oyuncaklarıma zarar
vermeseydim.'' diyerek daha da fazla üzülürüm.
Demek ki,
sevdiklerimiz veya sevdiğimiz bir eşya da olsa önemli olan onlara zarar
vermemek veya onların kalplerini kırmamaktır. Sevdiklerimizin ve de eşyalarımızın
değerini her zaman için bilmeliyiz ve onları olması gerektirdiği gibi korumalı
ve değer vermeliyiz.
KAYBETMEDEN ÖNCE DEĞERİNİ BİLELİM
Rutin yaşantımızın içinde farkında olmadığımız ama kaybedince değerini
anladığımız pek çok şeye sahibiz aslında. Bunların en başında da, elbette
dostlarımız , arkadaşları mız , ailemiz
gelir.
Zor günümüzde, sevincimizde yanımızda olan ve bizlere destek olan
sevdiklerimiz olmasa sevincimiz yarım , üzüntümüz fazla olacaktır. Bu nedenle ,
onların değerini bilip kalplerini kırmamalıyız. Aksi halde , kaybettikten sonra
değerlerini anlayıp pişmanlıklar yaşayabiliriz. Tabi ki sadece , sevdiklerimiz
için değil , sahip olduğumuz tüm değerler için bu durum geçerlidir. Elbette
insanlık gelişmelidir, daha güzelini hep istemeliyiz. Ama unutmayalım, elimizdekilerin
de kıymetini bilmeliyiz. Eğer ,elimizdekilerin kıymetini bilmezsek huzuru
bulamayız ve daha fazlası için çırpınarak geçer ömrümüz. Gereksiz tehlikelere
atılırız, böylece var olanları da yitiririz. Sahip olduklarımızın kıymetini
kaybetmeden bilelim.
Hasta olmadan sağlığın, ölüm gelmeden hayatın,
ihtiyarlamadan gençliğin, meşguliyetten önce boş vaktin, yoksulluğa düşmeden
servetin kıymetini bilmeliyiz.
ADI SOYADI : NEHİR
ÇAĞLAYAN
SINIF:
3/A
NO: 1
NEHİR ALABAY / 3-A
LİLY ’NİN HİKÂYESİ
Köpekler bizim en sadık dostlarımızdır.
Onları korumalı, onlara iyi bakmalıyız. Aksi takdirde bakamayacağımız köpeği
asla sahiplenmemeliyiz.
Sizlere gerçek bir hikâye olan, teyzemin
ikinci köpeği Lily‘nin hikâyesini anlatmak istiyorum. Lily ‘yi bir aile pet
shop ’tan satın almış. Ancak bakamayınca sokağa atmış. Lily bir müddet sonra
hamile kalmış ve bebekleri olmuş. Ancak kötü insanlar, Lily’ nin yavrularını
çuvala koyup yakmışlar. Ve Lily’nin tek bacağını ile kuyruğunu kesmişler.
Teyzem onu bu halde, ölmek üzereyken yolda bulmuş. Hemen alıp günlerce
veterinerde tedavi ettirmiş. Lily sağlığına kavuşunca teyzemin evine yerleşmiş.
Tek ayağı topal olmasına rağmen, o şimdi çok mutlu ve teyzeme inanılmaz sadık. Şaka
için bile olsa teyzeme el kaldırıldığında Lily hemen saldırıyor .O teyzemin en
iyi dostu.
Bizde hayvanları sevmeli ve onlarla dost
olmalıyız. Asla onlara kötülük etmemeliyiz. Onlarında canlı olduklarını
unutmamalıyız.
VERDA KÖKTEKİR
3/A NO:
78
HAYAT SEVİNCE GÜZEL
İnsanlar çocukluk , gençlik ve
yaşlılık dönemlerini yaşarlar. Çocukluk döneminde insanların ihtyaçlarını
büyükleri karşılar. Yaşlılık döneminde insanların iş yapabilme gücü azaldığı
için kendisine yakınlık gösterecek insanları çevresinde isterler.
Yaşlılar bize segi , saygı ,
kültürümüzü öğreten bunları geleceğe taşımamızı sağlayan kişilerdir.Yaşlıların
herzaman tecrübelerinden yararlanmalıyız. Onların öğütlerine çok dikkatli dinleyip
,uymalıyız. Yaşlılara saygılı olmak , Türk Mileti’nin geleneklerindendir. Yaşlı
olan insanların sağlıkları bozulmuş olabilir , güçleri azalmışolabilir. Böyle
olan kimselere yardımcı olmalıyız. Örneğin eşyalarını taşıyıp , onları
gidecekleri yere götürmeliyiz. Büyüklerimizi ziyaret edip , hatırlarını sormalıyız. Biz büyüklerimize
saygı gösterirsek onları sevdiğimizi de göstermiş oluruz.” Sevilen bir
yaşlı , çiçek açmış bir kır
gibidir.”(Andre Mourois)
Bizleri bugünlere ve geleceğe
hazırlayan yaşlılarımıza saygı duymalıyız. Onlara ilgi
göstermeliyiz.Unutmamalıyız ki bir gün hepimiz yaşlanacağız. Yaşlılara saygı
gösterirsek yaşlandığımız zaman saygı görürüz.
YAVUZ HASAN MİREL
3-A
DEĞER
VERMEK
Sahip olduğu nice değerli şeyleri yitirince anlıyor insanoğlu…Elindeyken varlığına alışmıştır,hiç gitmeyecek gibidir hiç kaybetmeyecek gibi sanır, üzerine titremez, kıymet vermez. Ne zaman ki onu yitirir, kaybı çok önemli olur. O zaman kıymetini değerini anlar.
Hayatımızdaki sevgili insanların değerini onları kaybedince anlarız da yaşarlarken onları ne kadar çok sevdiğimizi söylemeye çekiniriz.
Sevdiğimiz insanın kıymetini kaybettikten sonra anlarız da birlikteyken sık sık sevgi sözcükleri üretmeyiz.Arkadaşlarımızın dostlarımızın kıymetini onları kaybettikten, arkadaşlık dostluk bittikten sonra anlarız da zamanında bu dostluğun bozulmaması için gayret göstermeyiz.Sağlığımız bozulduktan sonra değerini hasta olunca ya da hastaneye düşünce anlarız da sağlıklıyken tedbirini almayız .
Neden onları kaybetmemek için yeterli özeni göstermeyiz?
Elimizdekilerin ve sahip olduklarımızın kıymetini anlar, elimizdeyken bir türlü anlamayız .Sanki bunlar bizim elimizde sonsuz olarak kalacaklar, kaybolmayacaklar, bitmeyecekler ve gitmeyecekler gibi düşünürüz.
Sahip olduğu nice değerli şeyleri yitirince anlıyor insanoğlu…Elindeyken varlığına alışmıştır,hiç gitmeyecek gibidir hiç kaybetmeyecek gibi sanır, üzerine titremez, kıymet vermez. Ne zaman ki onu yitirir, kaybı çok önemli olur. O zaman kıymetini değerini anlar.
Hayatımızdaki sevgili insanların değerini onları kaybedince anlarız da yaşarlarken onları ne kadar çok sevdiğimizi söylemeye çekiniriz.
Sevdiğimiz insanın kıymetini kaybettikten sonra anlarız da birlikteyken sık sık sevgi sözcükleri üretmeyiz.Arkadaşlarımızın dostlarımızın kıymetini onları kaybettikten, arkadaşlık dostluk bittikten sonra anlarız da zamanında bu dostluğun bozulmaması için gayret göstermeyiz.Sağlığımız bozulduktan sonra değerini hasta olunca ya da hastaneye düşünce anlarız da sağlıklıyken tedbirini almayız .
Neden onları kaybetmemek için yeterli özeni göstermeyiz?
Elimizdekilerin ve sahip olduklarımızın kıymetini anlar, elimizdeyken bir türlü anlamayız .Sanki bunlar bizim elimizde sonsuz olarak kalacaklar, kaybolmayacaklar, bitmeyecekler ve gitmeyecekler gibi düşünürüz.
.
KOMPOZİSYONLARI ÇOK BEĞENDİM. KUTLUYORUM.
YanıtlaSil