23 Şubat 2015 Pazartesi
4-B EVP 5. KİTABIMIZIN KOMPOZİSYONLARI
2014-2015 Entellektüel Vatandaşlık Programı Kapsamında Yazılan Kompozisyonlar
KİM KORKAR YAZMAKTAN
Bir mucit olsam
Mustafa Kemal Atatürk'ü klonlamak isterdim.
Bu kadar büyük bir
liderin erken ölümü Türkiye adına çok acı olmuştur. O'nun kadar zeki ve ileri
görüşlü bir lider daha çok yaşamalıydı. Halen o'nun fikirleri , açtığı aydınlık
yolda ilerleme çabası içerisindeyiz.
Atatürk , sadece
Türkiye için değil tüm dünya ülkeleri için klonlanması gereken bir kişiliktir.
Eğer ki şu an bir Atatürk daha olsa dünyada savaş , acı ve üzüntü olmayacaktı.
Çünkü o her zaman modernlik , çağdaşlık ve barıştan yanaydı.
KİM KORKAR YAZMAKTAN
BENİM KLONUM
Her insan klonunun çok müthiş
olduğunu düşünür. Ama çok fazla yanılıyorlar. Klonlar sizin, kopyanızdır. Yani siz ne yapmak isterseniz o klonda sizin gibi aynı
anda sizin hareketlerinizi kopyalar.
İlk önce klonunuzu seversiniz. Ama sonra onlar sizin onaylamadığınız
hareketleri de yapabilirler. Klonların olumsuz yönlerine örnek olarak şunları
sayabiliriz ; kavga etmek, hayatımızı çalmak ve bize eziyet çektirmek gibi
olumsuz etkileri olabilir. Tabi bunun için çok fazla önlemler vardır. Ama bu
önlemleri almak ve klonları eğitmek bizi oldukça yorar. Kontrolümüz dışında
hareket edeceklerinden bizi çok yorarlar.
Bunun sonucunda da
asla klonları yaratmamalı ve onlara güvenmemeliyiz…
Ata Bağatur 4-B
KLONLANMANIN HAYATIMIZA
GETİRECEĞİ OLUMSUZ ETKİLER
NELERDİR?
DNA’nın belirli bir bölümünün ,genellikle bir genin
kopyasını oluşturmak için kullanılan yönteme klonlama denir.Klonlamada,bir
canlıda bulunan ve canlıya ait önemli bir özelliği belirleyen gen,o canlıdan
alınıp taşıyıcı bir canlının DNA’sıyla birleştirilerek başka bir hücreye
aktarılır ve bu hücre çoğaltılır.Bu sayede bir canlıdan aynı kalıtsal özelliğe
sahip yeni canlılar üretilebilir.
Bu
projeyle insanların şeker,kalp ve kanser hastalığının tedavisi
yapılıp,hastalıklar çok önceden teşhis edilip önlenebilecek ve insan yaşamının
kalitesinin artarak uzaması planlanmıştır.Ancak;bu proje uygulamaları bazı
problemleri de beraberinde getirmektedir.Sağlık,sosyal ve ahlaki açıdan olumsuz
etkileri de vardır.Mesela anne,baba adayları doğmamış çocuklarına
ısmarlayabilirler.Bilim adamları ellerindeki bilgilerle istenilen
karakterle,vücut yapısında ve yetenekte insanlar üretebilirler.Çocuklarımızı ve
kendimizi değiştirmek kolaylaştıkça,değişiklik geçirmemiş olanları kabul etme
hoşgörüsünde azalma görülebilir.Genetik testler yardımıyla zeka
kusurlarının,şişmanlığın kısa boyun ve diğer istenmeyen özelliklerin önceden
bilinmesi durumunda toplumlar,anne ve babası tarafından kusurlarıyla doğmasına
izin verilen çocukları küçük görmeye başlayabilirler .Ayrıca klonlamada yapılan
denemelerde çok başarılı olunmadığı görülmüştür.Klonlanan canlıların gençken
sağlıklı görünmesi de uzun süre hayatta kalacağı anlamına gelmiyor.Üstelik
bunların esrarengiz bir şekilde öldükleri bilinmektedir.
Allah
bir ayetinde benim yarattığımı değiştirmeye kalkmayın derken yine bu gerçeklere
karşı bizi uyarmış.Doğayı ve canlıları değiştirmenin doğaya,bitki,hayvan ve
insanlara büyük ve geri dönüşümü olamayan zararlar vereceğini bize
bildirmiştir.
İBRAHİM SERKAN GÖÇMEN
4/B 154
KLONLANMA
Klonlanma herkes için iyi bir
şeydir.Onunla iyi geçinirler.Her yere giderler.Ben ise onlardan gıcık alırım.
Çünkü
klonlarla aram pek iyi değildir.Onunla hergün kavga ederiz,birbirimizin istediği
şeyleri yaptırtmayız.Hayatım onunla kavga ederek
geçer.Bir düşünsenize.Dünyadaki herkesin klonu geliyor.Herkes birbirine eziyet
çektiriyor.Hayat kötüleşir.
İşte
ben bunlardan dolayı klonları hem sevmem hem de gıcık alırım.
Mehmet
Efe Kişial
4-B 126
KLONLAMA İLE İLGİLİ GERÇEKLER
Yazıma ‘Klonlamanın sözlükteki
tanımlamasıyla başlamak isterim.
Klonlama temel olarak herhangi bir şeyin aynısının
kopyalanması anlamına gelmektedir.Biyolojinin çeşitli dallarında farklı
biçimlerde karşımıza çıkabilen bir terimdir.
Pek
tabi ki klonlamanın hayatımızda yarattığı olumlu ve olumsuz etkileri vardır.
Örneğin; kimi araştırmacıların, klonlama teknolojisini soyu tükenmekte olan
hayvanları kurtarmak üzere kullanabileceklerini düşünüyor olmaları
hayatımızdaki olumlu etkilerden biri olarak gösterilebilir.
Peki
olumsuz sonuçları nelerdir?
Çeşitli sağlık tehlikeleri ortaya çıkabilir.Alerjik
reaksiyonlar oluşabilir.Yiyeceklerde daha önce görülmemiş ve bilinmeyen
alerjenler oluşabilir.Genetiğiyle oynanmış yiyecekler sahte tazelikle
tüketicileri yanlış yöne yöneltebilir.Lezzetli ve parlak kırmızı renkli
görünüşüne rağmen genetiğiyle oynanmış bir domates birkaç haftalık olabileceği
gibi besin değeri az da olabilir.Çevresel tehlikeler oluşabilir.Örneğin;
ekoloji zarar görebilir.Gen popülasyonu ortadan kalkabilir.Yani virüs ve
bakteriler çevreye serbest bırakıldı mı bunları tekrardan bir araya getirmek
mümkün olmaz.Tarımsal tehlikeler oluşabilir ve tüm yiyecek stoklarımız tehdit
altına girebilir.
Tüm
bunlardan sonra ‘Klonlanma-Genetik mühendisliği güvenli midir?’ diye bir soru
aklımıza gelebilir ve gelmelidir de zaten.
Güvenlik tecrübe birikiminden gelir. Genetik
mühendisliği olayında ise güvenlik iddiasını haklı çıkaracak yeterli tecrübe
birikimi yoktur.
Merih Özgü Göktaş
4-B
KLONLAMANIN HAYATIMIZDA OLUMSUZ ETKİLERİ NELERDİR?
Klonlamanın hayatımızda olumsuz
etkileri neler midir? Size anlatacağım.
Klonlama eşeysiz üreme yöntemiyle
genetik yapısı birbirinin aynı canlıların oluşturulması anlamına gelmektedir. Klonlamanın
hayatımızda olumsuz etkileri;
· Klonlama teknolojisi insanların tedavisinde
kullanılacak embriyonik kök hücrelerin üretiminde kullanılabilir.
· Bedensel hücre çekirdek transferi
teknolojisinin, bir canlının tam bir kopyasını değil, o canlıdan klonlanmış
embriyolar yaratmaya yaradığını da belirtmek gerekiyor.
· Başka canlılar üzerinde yapılan çalışmalar,
klonlanmış canlıların kontrol edilmesi
olanaksızdır.
YİĞİT EKİNCİ
4-B 127
KLONLANMA
Klonlanma hayatımızı iyileştirir.Çünkü klonun
olması bize çok şey kazandırır.
Klonlanan insan çoğalıp en az iki işi aynı
anda yapabilir,bir işi daha hızlı yapabilir,bir sürü işten aynı anda haber
alabilir.Bunlar klonlanmanın iyi yanlarıdır.
Beni dinlediğiniz için teşekkür
ederim.
BERKE ERGEÇ
4/B 93
KLONLANMANIN YARARI
Hiç
düşündünüz mü, Klonlanmanın yararını ? Ben de
size bunun yararını anlatacağım.
Klonlanmasının
yararı çoktur. Mesela; İstediğiniz şeyi yapar.
Ödevinizi yapar.
Annenizin verdiği görevi yapar. Yani
hayatımıza çok yararı vardır.
Klonlanmanın
yani size yararı çoktur. Ama gerçekten yararlı olmasını istiyorsunuz büyük
görevler vermeyin.
Ikra Güleç
4-B 84
KLONMA
Klonlanma bir varlığın
aynısını elde etmektir. Klonlanmanın faydaları ve zararları vardır. Ben size faydalarını anlatacağım.
Toplumda iyi olan her varlığın kopyası olursa dünya çok güzel olur.
Dünya güzelleşir ve muhteşem bir dünya olur. Çevreyi sevenler kopyalanırsa
çevre, hayvanları sevenler kopyalanırsa hayvanlar korunur. Nesillere tükenmekte olan varlıkları
klonlarsak nesilleri devam eder. Çoğu hayvanın nesli tükenmiştir. Geçmişte
klonlama bilinseydi nesli tükenmiş hayvanları görebilirdik.
Sonuç
olarak klonlanma insan hayatının olumlu olmasını sağlar.
-Kerem
TANGOLAR 4-B
EĞER
BİR KOPYAM OLSAYDI NE GİBİ AVANTAJLARIM OLURDU
Bir kopyam olsaydı ona hoşlanmadığım
işleri yaptırırdım. Mesela köpeğimize yemeğini onun vermesini isterdim.
Ama bunu istemeden önce ona
deneme yaparım çünkü herkes yanlışlık yapabilir. En başta kolayla başlarım.
Örneğin ondan köpeğimizin su kabına su doldurmasını isterim ve gizlice onu
izlerim eğer başarırsa ona güvenirim.
Kısacası bir kopyam olsaydı
ondan hoşlanmadığım işleri yapmasını isterdim.
Yaren Baykam
4-B
FARELER VE İNSANLAR
Bir mucit olsaydım çocuklar üzülmesin diye ölümcül
hastalıklara çözüm bulmak isterdim. Günümüzde yanlış beslenmeden , stresten ve
tabiatın bozulmasından dolayı kanser adı verdiğimiz birçok ölümcül hastalıklar
meydana gelmektedir. Yapılan araştırmalarda farelerin anatomik yapılarının
insanlara çok benzediği görülmüştür.
Bundan yaklaşık 13 yıl önce,
bende, görmediğim dedemi kanser hastalığı yüzünden kaybetmiştim. Ailemden
öğrendiğim kadarıyla kanserden vefat ettiğini öğrenince , bu hastalığın
tedavisini bulmak için araştırmaların hangi hayvanlar üzerinde yapıldığını
öğrendiğimde çok şaşırdım. Bu hayvanların bizim anatomik yapımıza uygun olan
fareler olduğunu öğrendim. Aslında çok kötü görünümlü bu hayvanların insanlar
için ne kadar önemli olduğunu keşfettim.
Bende bir mucit olduğumda,
bu şirin hayvanların, insanlığa yardımcı
olması için çalışmalar yapacağım ve gelecek nesillere bu bilgileri aktaracağım
için çok heyecanlıyım.
DERİN DARENDELİ
4-B 189
MUCİT OLSAYDIM
BİR PAPAĞANI KLONLAMAK İSTERDİM
Ben
mucit olsam bir papağanı klonlamak isterdim.Çünkü papağanları çok severim.Benim
bir papağanım var.Benim papağanım neşeli,tatlı,sevimli ve gevezedir.Bu yüzden
papağanımın adını ''Bay Geveze'' koydum.Benim papağanım ne kadar konuşkan ve
geveze olsada onu çok severim.İşte bu yüzden papağanımı klonlamak ısterdim.
Ben eğer papağanımı klonlasaydım hayal ettiğim
o büyük ve güzel kafesin içinde klonladığım papağanların konuşmalarını
dinlerdim.Klonladığım papağanları sanki
bir hayvan belgeseli izlermiş gibi büyük bir zevkle izlerdim.
Eğer böyle bir klonlama gerçeklerştirmiş
olsaydım eminimki çevremden büyük bir beğeni alırdım...
DERİN ŞİRE 4-B
Bir mucit olsaydım hangi canlıyı klonlardım?
Ben olsam bir ineği klonlardım. Çünkü inek, beslenme
ihtiyacımızı karşılıyor. Milyonlarca klonlanmış inek çiftliği kurardım. Bir
reklam kampanyası açarak,ineklerimi tanıtır,onları satardım.Zengin olurdum.
Klonladığım tüm ineklerimin sütünü fabrikalara satar , en
kaliteli ve temiz süt üretirdim. Elde ettiğim gelirin çoğunu , annesiz babasız
çocukların eğitimi için harcardım .
İcadımı , satın almak isteyen diğer mucitlere kesinlikle satmazdım. Çünkü , kimsesiz çocukların benim gibi bir mucit
babaları olması gerekiyor. Tek amacım
sokak çocuklarına yardım etmek.
Milyonlarca inek ve litrelerce süt… Doğal , taze ve
temiz. Hepimizin hasret kaldığı doğal sütü bulduğum için , kendimle gurur
duyardım. İnsan sağlığını korumanın ve gözetmenin beni ne kadar mutlu ettiğini
tahmin bile edemezsiniz.
MUSTAFA ARDA ÖZTÜRK 4-B
KLONLAMA
Klonlama bir nevi
kopyalama demektir. İlk klonlama 1996 yılında. İngiltere’de de yapılmıştır.
Klonlanan canlı ise koyundur. Adı Dolly olan bu koyun pek fazla yaşamamıştır. Bunun sebebi
bizler gibi kadın ve erkek hücrelerden meydana gelmemiş olmasından kaynaklanmış
olduğunu düşünüyorum. Elektrik şoku ile kaynaştırılmış beden hücresi ve yumurta
hücresinin ne derece sağlıklı olacağı konusunda şüphelerim var. Peki
klonlamanın hayatımıza ne gibi artıları oldu? Canlılar kopyalanmasa bile
hücreler çoğaltılabiliyor ya da sağlıklı hücreler kopyalanabiliyor. Örneğin,
benim hasta olan bir organıma hücre tedavisi yapılmak isteniyor ve bedenimden
bir parçayla yeni üretimler yapıp benim
hasta olan yerlerimi onarmaya çalışıyorlar. Bu da bir klonlamadır. Aslında bu gibi çalışmaların estetik alanında
kullanıldığını da görebiliriz . Son yıllarda duyduğumuz kök hücre tedavisi de
bu bilimsel gelişmenin ayakların dan biridir. İnsanlar bu tedavi yöntemi ile
daha genç bir görünüme sahip olabiliyorlar. Aynı şekilde bu tedavinin bazı
kanser türlerinde de yararlı olduğu kanıtlanmıştır.
MUSTAFA
YURTSEVER 4-B
ATATÜRK
Bir mucit olsam
Mustafa Kemal Atatürk'ü klonlamak isterdim.
Bu kadar büyük bir
liderin erken ölümü Türkiye adına çok acı olmuştur. O'nun kadar zeki ve ileri
görüşlü bir lider daha çok yaşamalıydı. Halen o'nun fikirleri , açtığı aydınlık
yolda ilerleme çabası içerisindeyiz.
Atatürk , sadece
Türkiye için değil tüm dünya ülkeleri için klonlanması gereken bir kişiliktir.
Eğer ki şu an bir Atatürk daha olsa dünyada savaş , acı ve üzüntü olmayacaktı.
Çünkü o her zaman modernlik , çağdaşlık ve barıştan yanaydı.
Nehir Ceylin ÜNLÜAĞAÇ
BENİM MUCİTLİĞİM
Ben Yunus. Benim
konum “mucit olsan hangi canlıyı klonlamak isterdin”. Ben olsam dinozorları
klonlamak isterdim. Dinozorların nesli tükendiği için onları klonlardım. Onlarla
zengin olmaya çalışırdım. Dinozor fosilleri yapıp satardım. Eğer olmazsa onları
hayvanat bahçesine satardım. Dinozorları eğitip kötülere karşı kullanır dünyayı
daha iyi bir yer yapmaya çalışırdım. Dinozorların yapısıyla mekanik bir dinozor
yapardım. Daha gelişince mekanik dinozor ordusu yapardım. Gerçek dinozorlardan
birisini de komutan yapardım. Son olarak mekanik dinozor ordusunu askerlere
teslim ederdim.
Yunus Alp Narcı
4-B SINIFININ EVP 4. KİTAP MÜNAZARA FOTOĞRAFLARI
''KONSERVE KUTUSUNDAN ÇIKAN ÇOCUK'' ADLI 4. EVP KİTABIMIZI OKUDUK MÜNAZARASINI YAPTIK
ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE AİLE ETKİLİDİR
ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE ÇEVRE ETKİLİDİR
ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE AİLE ETKİLİDİR
ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE ÇEVRE ETKİLİDİR
19 Şubat 2015 Perşembe
3-A -EVP-1.DÖNEM KOMPOZİSYONLARI
2014-2015 1.Dönem Entelektüel Vatandaş Projesi(EVP) Kapsamında 3-A Sınıfı Öğrencilerimizin Kompozisyonları
KİM KORKAR YAZMAKTAN?
4. KİTAP -AKVARYUMDAKİ TİYATRO
ATAKAN ÇETİNEL
BARIŞ EGE
DAĞ
Çalışmak, çalışkan olmak bizleri yaşadığımız hayatı her zaman olumlu ve verimli hale getirir. Karşımıza çıkan her türlü zorluğu yenmek ve başarı elde etmek çalışmakla kazanılabilir
Bizler çalışmanın değerini bilmeyip hiçbir çaba göstermezsek ilerleyemeyiz. Başta okulda derslerimize daha çok çalışarak ödevlerimizi yaparak her şeyi öğrenebiliriz. Bunları uygulayabiliriz.
BAŞAR SARIKAYA
BENSU ATLI
EFE BERK ERDOĞAN
İŞLEYEN
DEMİR IŞILDAR
NADİDE HANLIOĞLU
Şimdi size çalışkanlık ve tembellik ile ilgili bir hikâye anlatmak istiyorum. Bir zamanlar biri kız biri erkek ikiz kardeşler varmış. Erkek olan çok zekiymiş. Ama ders çalışmaya çok üşendiği için sınavlardan yüksek not alamıyormuş. Kız ise onun kadar zeki olmamasına rağmen çok fazla ders çalışıyormuş. Her geçen gün sınavlardan daha yüksek not alıyormuş. Kız çalışarak kardeşi kadar zeki olmayı başarmış. Erkek kardeşi ise bunu görüp hatasını anlamış. O da çalışmaya başlamış. Böylece annelerini aldıkları notlarla çok mutlu etmişler.
Sonuç olarak, çalışmak bize büyük mutluluklar ve başarılar kazandırır. Hiç bıkmadan, yorulmadan, durmadan çalışmalıyız.
İnsanlar, birlikte yaşadıkça, paylaştıkça daha mutlu olurlar. Ailemizde de durum aynı şekildedir. Kalabalık olan ailelerde mutluluk, sevinç, paylaşım daha fazla olur.
Mesela köyde yetişen meyveler organiktir. Ama şehirde satılan meyveler organik mi organik değil mi bilmiyoruz. Kim bilir içinde nasıl maddeler vardır. Şimdi de başka örnekler vereceğim. Mesela köyün havası temizdir. Ama şehrin havası fabrikalardan gelen dumanlar, insanların çevreyi kirletmesi vb. şeyler yüzünden şehrin havası kirleniyor. Birkaç örnek daha vereceğim. Köyde hayvanlarla iç içe oluruz. Ama şehirde hiçbir hayvanla iç içe olamayız. Köyde ineğin sütünü taze içebiliriz, şehirde taze içemeyiz. Şimdi size son örneğimi vereceğim. Köy çok
sakindir. Ama şehirlerde trafikteki arabalar çok ses çıkarır ve hiç sakinlik olmaz.
Kısacası köy ve şehir arasında çok fazla fark vardır.
KİM KORKAR YAZMAKTAN?
4. KİTAP -AKVARYUMDAKİ TİYATRO
ATAKAN ÇETİNEL
3-A NO:34
KÖY VE ŞEHİR
HAYATI
Köy yaşamına
alışmış birinin şehir yaşamına alışabilmesi çok zordur. Çok zorluk çeker.
Köy yaşamı
sakindir. Herkes birbirini tanır. Şehir çok kalabalıktır. Çok fazla insan
vardır. Herkesi tanıyamazsınız. Şehirde çok fazla araç vardır. Köyde ise çok az
araç vardır. Köyde her yere yürüyerek gidebilirsiniz. Şehirde ise bu çok
zordur. Mutlaka araç kullanmak zorundasınız. Köy yaşamına alışmış birisi için
bu çok zordur. Bir insan, köyde yürüyerek kısa sürede istediği yere giderken
şehirde mesafeler daha uzak olduğundan, bunu ancak araca binerek yapabilir.
Köyde sessizlik
vardır. Şehir ise çok gürültülüdür. Köy yemyeşil ve tertemizdir. Oysa
şehirde özellikle kışın hava çok bulanıktır. Çünkü şehirde çok az ağaç
vardır, bina yapabilmek için ağaçlar kesilmiştir. Oysaki köyler yemyeşildir.
Köy yaşamı rahat,
sağlıklı ve doğaldır. Buna alışan kişilerin şehir yaşamına alışması zaman alır.
AZRA
MEMİLİ
3-A NO:50
YAŞAMINI
KÖYDE SÜRDÜREN BİR İNSANIN
ŞEHİRDE YAŞAYABİLECEĞİ OLAYLAR NELERDİR?
Köyler en sağlıklı yaşam alanlarındandır. Köyde her zaman hava ve çevre
temizdir. Şehirlerde ise hava ve çevre çok kirlidir. Yaşamını köyde geçirmiş
bir insan, temiz çevre ve temiz havaya alışmıştır. Bundan dolayı şehre
geldiğinde rahatsızlanıp hastalanabilir.
Köylerde iletişim
çok kuvvetlidir. Yollarda herkes birbirine selam verir. İnsanlar birbirine
karşı çok cana yakındır. Öte yandan şehirlerde ise iletişim çok zayıftır. Hatta
şehirde her gördüğünüz insana selam vermek sorun bile çıkarabilir.
Köylerde
yaşayan insanlar sağlıklı ve doğal beslenirler. Oysa şehirde yaşayan insanlar
yapay gıdalarla beslenirler. Dolayısıyla köyde yaşamaya alışmış bir insan
şehirde yediği gıdalardan rahatsızlanıp hastalanabilir.
Köyden gelen
insanın şehirde yaşayacağı diğer bir sıkıntı ise trafiktir. Köylerde çok fazla
otomobil olmadığından köydeki insanlar trafiğin
gürültüsünden ve stresinden uzaktırlar. Bu insanlar şehre geldiklerinde trafik
yoğunluğundan çok rahatsız olurlar.
Sonuç olarak;
köyde yaşayanlar şehre geldiklerinde birçok olumsuz durumla yüz yüze gelirler.
BADE NUR KARDAŞLAR
3-A NO:19
YAŞAMINI
KÖYDE SÜRDÜREN BİR İNSANIN
ŞEHİRDE
YAŞAYABİLECEĞİ OLAYLAR
Yaşamını köyde sürdüren ve köy yaşamına
alışmış biri şehirde birçok olumsuzluk yaşayabilir. Köy hayatından sonra şehir
hayatına alışmak insanlar için oldukça zor olabilir.
Köy ortamı şehre oranla daha sakin ve daha
doğaldır. Köyden gelmiş kişi kalabalığa,
gürültüye, trafik ve hava kirliliğine yani köye göre daha karmaşık olan hayata
çok zor alışır. Köyde tükettikleri gıda, içtikleri su bile şehir şartlarına göre
daha doğal, temiz ve organiktir.
Şehir hayatındaki yüksek binalar, beton
yapılar ve yeşili az çevre de köy hayatına alışmış bir insan için zordur. Köyde
bulunan ağaçlar, tek katlı evler, kuzular, tavuklar köy insanı için vazgeçilmez
güzelliklerdir. Köy hayatında komşuluk ilişkileri çok samimidir. Dayanışma,
işbirliği daha önceliklidir. Şehir hayatında bu samimi ilişkileri bulmak çok
zordur ve insan kendini yalnız hisseder.
Sonuçta her insan kendini daha mutlu,
rahat ve güvende hissettiği yerde yaşamalı hayatına orada devam etmelidir.
3 –
A NO:68
ÇALIŞMANIN
KATKILARI
Çalışmak, çalışkan olmak bizleri yaşadığımız hayatı her zaman olumlu ve verimli hale getirir. Karşımıza çıkan her türlü zorluğu yenmek ve başarı elde etmek çalışmakla kazanılabilir
Bizler çalışmanın değerini bilmeyip hiçbir çaba göstermezsek ilerleyemeyiz. Başta okulda derslerimize daha çok çalışarak ödevlerimizi yaparak her şeyi öğrenebiliriz. Bunları uygulayabiliriz.
Evimizde de ailemize çalışarak
yardım edebiliriz. Tembellik bizleri daha çok geriletir, bir demir durduğu
yerde nasıl işlemez de paslanırsa, bizler de çalışarak çaba göstermezsek
kendimize ve etrafımıza faydamız olmaz, ilerleyemeyiz.
İnsan devamlı çalışırsa kendini dinç
hisseder, çalışkan olmayan insan mutlu olmaz. Sürekli yatmak ister. En küçük
işler bile tembel insanları sıkar, yorar. Her gün erken kalkıp
okula işimize gidersek kendimizi dinç hissederiz. Her zaman çalışmalı, topluma her yaşta faydalı olabilmeliyiz.
Hayatımız çalışarak daha güzel olur. Hayatımızda bir amacımızın olması
gerekir.Hedefimizi elde etmek,başarmak ise çalışarak olur.
BAŞAR SARIKAYA
3 – A NO:18
KÖYDEN İNDİM ŞEHİRE
Köyde, dağla, toprakla, hayvanlarla,
bitkilerle ve insanlarla iç içe yaşamaya alışmış birisi şehir hayatına hemen
alışamaz.
Şehirdeki kalabalık, trafik, egzoz dumanı,
hava ve ses kirliliği onu rahatsız eder. Kirlilikten hasta olabilir, trafik
kurallarını hemen öğrenmezse kaza geçirebilir.
Şehirdeki insanlar çok yoğun ve devamlı
çalıştıkları için birbirleriyle sohbet etmeye bile vakit bulamazlar. Cep
telefonları, internet, bilgisayar, televizyon ve teknolojik oyunlar büyük olsun
küçük olsun bütün şehirlileri birbirleri ile konuşmaktan, meseleleri
tartışmaktan uzaklaştırır. Böylece birbirleriyle daha az ilişki kurarlar.
Köyden şehre gelen biri köydeki yakınlığı, samimiyeti, komşuların yakınlığını,
akrabaların birbirlerine düşkünlüğünü özler.
Ahırda elleri ile baktığı ineğinin sütünü,
yoğurdunu, peynirini, kümesteki tavuklarının yumurtasını, arılarının dağ
çiçeklerinden yaptıkları balın tadını özler. Şehirdeki her şey ona tatsız
gelir.
BENSU ATLI
3 – A NO: 30
KÖYDE ŞEHİRDE FARKLIDIR
Köyde yaşarsak
her şey doğal olur. Köye alışmışsak şehirde çok zorlanırız. Şehirde farklı gıda,
farklı eşya, farklı evler vardır. Köyün şehirden farkı nelerdir? Şimdi size
köyün şehirden farkını anlatacağım.
Temiz hava, doğal
meyve, sebze vardır köyde. Şehirde de temiz hava var ise de egzoz dumanı,
fabrika bacalarından çıkan dumanlar ve fazla ağaç kesimi nedeniyle bu oran çok
düşüktür. Şehirde çok az doğal meyve vardır. Köyde olduğu gibi tam doğal
tüketim ürünleri bulmak kolay değildir. Şehirde villalar, apartmanlar vardır. Köydeki
yaşam şehre göre çok farklıdır. Köyde insanlar horoz sesi ile uyanır. Ama
şehirde insanlar çalar saat ile uyanır. Meyveler köyde kendi ortamında yetişir.
Ama şehirde ise manav, pazar, market gibi yerlerden alınır.
Bana göre şehir
daha avantajlıdır. Şehrin oyun oynama merkezleri vardır. Daha çok gezecek
alışveriş yapacak yerler vardır. Her ihtiyacımızı rahat karşılayabiliriz. Bu
sebeplerden dolayı şehirde yaşamak daha iyidir.
BUSE NAZ ASLAN
3-A NO:15
BÜYÜKANNE
Aile büyüklerimizden birinin örneğin büyükanne ve büyükbabanın
bizimle birlikte aynı evde yaşamasının birçok faydası vardır. Annemiz rahatsızlanırsa
bizimle ilgilenir, evle ilgilenir ve yahut ailemiz dışarı çıkmak zorunda kalsa
bizim yanımızda daima büyüklerimiz olur. Eğer onlar olmasaydı ailemiz işlerini
halletmek için bizi evde yalnız bırakıp gidemezdi.
Bazen anne ve babalarımız bazı konularda, örneğin
sağlık, yemek pişirme, tadilat, tamirat ve dini konularda yetersiz kalabilir. O
zaman işte büyüklerimizin evimizde olması bize birçok fayda ve yarar
sağlayacaktır. Örneğin annem hamile olduğu için ev temizliğinde, çamaşırların
yıkanmasında ve yemek işlerinde anneannem bizde kaldığı için anneme yardımcı
olmaktadır. Anneannem bizde olmasaydı bu işler için dışarıdan ücretli bir bayan
tutup yaptırmamız gerekirdi. Büyüklerimizin bizlerin basında olması hem maddi
hem de manevi bir yarar sağlamaktadır.
Belirli bir yastan sonra aile büyüklerinin bizimle beraber
yasaması onlara da huzur ve güven vermektedir.
EFE BERK ERDOĞAN
3-A NO: 57
İŞLEYEN
DEMİR IŞILDAR
Yaşamın gerekliliklerinden birinin
çalışmak olduğunu ve emeklerimizin sonucundan işlerimizi başarı ile
sonuçlandığını bilmek gerekir.
Günlük yaşantımızda çalışmaktan
kaçmamalıyız. Çünkü ailemiz ve bizim yaşantımız ona bağlıdır. Bir işi yapmadan oturan kimse bildiklerini
unutur, yeteneklerini yitirir. Çalışan kişi
hem daha mutlu olur hem de bilgi ve becerisini artırdığı için daha yararlı
işler yapabilir.
Çalışan ve hareketli insanların hem sağlık hem
de hayat dolu olduklarını görürüz. İş gücü maddiyatı arttırır, kimseyi kimseye
muhtaç etmez. Yazın saz çalan ağustos böceğinin kışın aç kalırken yazın çalışan
karıncanın çalışmasının karşılığında aç kalmadığı gerçeği gibi.
Çalışan insanlar gittikçe açılır. Daha yararlı işler yaparlar. Çevrelerine ve
dünyaya faydalı insanlar olurlar. Ruh ve bedenleri güçlenir. Hiçbir iş yapmadan oturan insanı düşünelim: Önüne
gelen yemeği yesin, televizyon seyretsin,
herkes ona hizmet etsin. Bunun sonucunda bedende çökme, eklemlerde tutulma, kaslarda hareketsizlik, kilo almak gibi sağlık sorunları başlar. Bir uyuşukluk, hastalık,
iş yapmama isteği gibi duygularını arttırır. Oysa çalışan, kitap okuyan,
beden egzersizleri yapan bir insan düşündüğümüzde ise o insanların zihni
çalışır, bedeni sağlıklıdır. Vücutları
ve beyinleri çalışma enerjisi içinde oldukları için hayata pozitif enerji yayar, mutlu olur,
mutluluk dağıtır.
FULYA ERTEN
3 – A
NO:4
BAHAR AYLARI
Belki bütün arkadaşlarım bilmiyor ama ben
Adanalı değilim. Ben Adana’da doğmadım, bütün akrabalarım Muğla’da. Ben
Adana’da çekirdek ailemle yaşıyorum.
Babaannem ve anneannem kendi evlerinde
yalnız yaşıyorlar. Annem ve babam hastalanmamaları için iyi beslenmelerini, ev
kazalarına dikkat etmelerini söylüyorlar. Geçen günlerde babaannem hasta olmuş,
halam onu almış ve evine götürmüş. Babaannem kış aylarında halamın evine gider,
bahar aylarında Adana’ya gelir. Babaannem geldiğinde, babam içinin rahat
olduğunu söylerdi. Bunun ne demek olduğunu anlamazdım. Şimdi anlıyorum ki
annesini merak etmiyor, endişelenmiyor. Babaannem gelirken bolca sebze getirir.
Mutfağa girip sebze yemekleri, börekler yapar. Annemler bu ziyafete bayılır.
Babaannem bilsin bilmesin benimle her
oyunu oynar. Onunla iyi vakit geçiririm. Anneannem ise oyunlarımı izler çünkü
benim için bir şeyler örüyordur. Anladım ki onları özlemişim. Gelsin artık
bahar ayları.
GÜLSE
ANDIRIN
3-A
NO:60
ÇALIŞKAN OLMAK
Çalışkan, yaratıcı, hareketli insanlar hem
kendine hem de çevresine faydalı olur. Ancak, tembel insanlar çevresine ve
kendisine zarar verebilirler.
Çalışkan insanlara örnek verecek olursak: Benim
büyük anneannem 97 yaşında. İki yıl öncesine kadar kendi yemeğini kendi yapıp,
kendi evinde tek başına kalabiliyordu. Çünkü küçüklüğünde yemek yapıyor, ev işi
yapıyor, ata binip çiftliğe gidiyor, hayvanlara bakıyormuş. 9 yıl yıl öncesine
kadar hep böyle devam etmiş. Ayağını kırdıktan sonra rahat hareket edemediği
için artık başkalarına ihtiyaç duyuyor. Eğer tembel bir insan olsaydı belki bu
durum onu bu kadar üzmezdi.
Sonuç olarak çalışkan insan her zaman
mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yaşam sürer.
3-A NO:29
KÖYDEN ŞEHİRE YOLCULUK
Köyde yaşamaya alışan bir insan şehre gelip
yerleşirse ve orada yaşamak zorunda kalırsa zorlanır. Köy hayatı, şehir
hayatına göre daha sessiz, sakin ve huzurludur. Çünkü köyde gürültü, trafik ve
şehrin koşuşturması yoktur. İnsanlar biraz da teknolojiden uzak olduklarından
stres yaşamazlar. Köye ne işe yetişme kaygısı ne de trafik gürültüsü vardır.
Şehirde
yaşayan insanların çoğunda bir yere yetişme telaşı vardır. İnsanlar çoğunlukla
birbirini dahi görmeden geçip giderler. Hayat böylece hızla akıp gider. Hep bir
karmaşa ve koşuşturma vardır. İnsanlar günlük hayatın içinde geçim
sıkıntılarıyla, maddi ve manevi diğer sıkıntılarla, trafikte geçen zamanla ve
iş yerindeki zorluklarla boğuşurlar. Eve geldiklerinde fazlasıyla yorgun
olurlar, aileleriyle yemek yer ve televizyon karşısında sohbet edemeden
uyurlar.
Köyde ve şehirde yaşamın kültürü de
farklıdır. Köyde toprakla, doğayla ve insanlarla iç içe yaşamaya alışan köy
insanı şehirde tam bir yalnızlığa gömülür. Başına iyi veya kötü her ne gelirse
gelsin çevresindeki dost ve komşularıyla paylaşmaya alışıktır. Ancak şehirde
yaşmaya başladığında köydeki samimiyeti dostluğu ve yakınlığı kimseden görmez.
Bu yüzden de kendini çok yalnız ya da çaresiz hisseder. Kısacası köyden şehre
taşınan bir insan sudan çıkmış balığa döner.
KORAY
BALIKÇI
3 – A NO:13
AİLE BÜYÜKLERİ
Aile büyüklerimizden birinin bizimle
birlikte yaşamaya başlamasının birçok olumlu katkısı vardır. Mesela aile
büyüklerimizle birlikte yaşamak, aile bağlarını güçlendirir.
Annemizin veya babamızın çocukluk anılarını
dinleyebiliriz büyüklerimizden. Onlar hakkında bilmediğimiz birçok şeyi
öğrenebiliriz. Mesela o zamanlar kiminle arkadaşlık ettiklerini, hangi oyunları
oynadıklarını, okul anılarını, evlendikleri zaman katlandıkları zorlukları
anlatırlar bize.
Aile büyüklerimizle birlikte yaşamak, gelenek
ve göreneklerimizi en iyi şekilde öğrenmemize yardımcı olur. Aile
büyüklerimizle birlikte yaşamak, yaptığımız yanlışları bizlere söyleyerek
bunları düzeltmemizde yardımcı olur. Aile büyükleri, kardeşler arasında ki
kavga ve kıskançlığa izin vermezler.
Aile büyüklerimizin bir ömür bizimle
yaşama fırsatı olursa, bizlerin de iyi birer aile büyüğü olmamızı sağlar.
MİNA
DAĞTEKİN
3 – A NO: 54
KAR VE DEDEM
Okulumun ara tatil
dönemi geldi ve annemle ben tatilimiz dedemlerin yanında köyde geçirmeye karar
verdik. Yol boyunca kar göreceğim ve karda oynayacağımı düşünerek çok
heyecanlandım.
Dedem ve anneannem de
bizi çok özlemişler. Onlarla hasret giderdik. Ama benim aklımda dışarı çıkıp
annemle yapacağım kartopu savaşı vardı. Ancak dedem “hadi bakalım Hira çıkıp
seninle dışarıda kartopu oynayalım” dediğinde çok şaşırdım. Eyvah! Dedem benle
nasıl oynayacak, çünkü o çok yaşlı ve yavaş diye düşündüm. Dışarı çıktık ve
dedemle gün boyu kartopu oynadık, kardan adam yaptık ve ben çok yorulmuştum.
Dedemse aksine çok dinç bana gülümsüyordu. Onun bu haline çok şaşırdım. Eve
döndük, yemeğimizi yedik. Dedem “Hira, şimdi koyunların bakım ve yemek saati.
Onlara gidip yemeklerini verelim” dediğinde şok oldum ve ona halen nasıl bu
kadar enerjik olduğunu sordum. Dedem ise bana, düzenli yaşamak gerektiğini,
doğal ürünlerin yenilmesini, devamlı hareket halinde olmamız gerektiğini, bu
sayede sağlıklı ve daha dinç olacağımızı söyledi.
Kısacası dedem,
“İşleyen demir pas tutmaz güzel kızım” dedi. Ben de dedem gibi olabilmek için
onun bu söylediklerini dikkate alarak yaşamam gerektiğine karar verdim.
MUSTAFA ACEMOĞLU
3 – A NO:61
ÇALIŞMAK
“İşleyen demir ışıldar” atasözümüz bize
çalışmanın önemini anlatıyor. Çalışmayan şeylerin zamanla bozulup işe yaramaz
hala geleceğini söylüyor.
Bunu insanlarda da çok rahat görebiliriz.
Mesela çok az hareket eden insanlar zamanla yavaşlar, azıcık hareket etse hemen
yorulur. Oysa sürekli hareket edip çalışan kişiler çok fazla yorulmaz çünkü
vücutları bu tempoya alışkındır. Kabakçı amca kitabında bunun bir örneği
okumuştuk. Amca sürekli çalıştığı için yorulmuyordu. Merdiven çıkmak, ağır eşya
taşıma ona çok kolahy geliyordu.
Bu konuya bir örnek olarak da ben ağabeyim
Şevket’ten söz etmek istiyorum. Kendisi 6.sınıfta basketbol takımında sürekli
antrenman yapıyordu. 7.sınıfta yani bu yıl bıraktı. Geçen sene bir sürü şey
yapıp yorulmamasına rağmen bu sene normalden çok hareket etse hemen yoruluyor.
Bu da bana “işleyen demir ışıldar” atasözünü hatırlatmaktadır.
Demek ki ister makine ister insan olsun verimli
ve güçlü olmak için çalışmak, boş durmamak gerekir.
3 – A NO:9
AİLE BÜYÜKLERİMİZİN BİZİMLE BİRLİKTE YAŞAMASININ OLUMLU SONUÇLARI
Aile
büyüklerimizden birinin bizimle yaşaması beni çok mutlu eder. Çünkü aile
büyüklerimiz bizim için değerli ve özeldir. Onları her zaman sevmeli ve
saymalıyız. Aile büyüklerinin hayat tecrübeleri bize yol gösterir. Onların
tecrübelerinden faydalanarak gelecekte daha iyi bir insan olabiliriz. Bizimle
yaşamaları diğer aile bireylerine mutluluk ve huzur verir.
Örneğin, anneannem
bizimle birlikte yaşasaydı en çok ben ve ablam mutlu olurduk. Onunla oyunlar
oynamak, güzel yemeklerini yemek, gezmeye gitmek, sohbet etmek bize büyük zevk
verirdi.
Sonuç olarak,
ihtiyaçları olduğunda aile büyüklerinin yanında olmak gerekir. Geniş ailelerde
sevgi, saygı, dayanışma ön plandadır. Aile büyüklerimize karşı her zaman
hoşgörülü olmalıyız.
NEHİR
ALABAY
3-A NO:65
ÇALIŞKANLIĞIN ÖNEMİ
Çalışkan insanlar her zaman için daha büyük işler
başarırlar. İnsanlar çalıştıkça daha yararlı işler yaparlar. Daha mutlu
olurlar. Tembel insanlar ise başarıya ulaşmakta çok zorlanırlar. Hiç bir iş
yapmadan oturan kimse bildiklerinde unutur.
Şimdi size çalışkanlık ve tembellik ile ilgili bir hikâye anlatmak istiyorum. Bir zamanlar biri kız biri erkek ikiz kardeşler varmış. Erkek olan çok zekiymiş. Ama ders çalışmaya çok üşendiği için sınavlardan yüksek not alamıyormuş. Kız ise onun kadar zeki olmamasına rağmen çok fazla ders çalışıyormuş. Her geçen gün sınavlardan daha yüksek not alıyormuş. Kız çalışarak kardeşi kadar zeki olmayı başarmış. Erkek kardeşi ise bunu görüp hatasını anlamış. O da çalışmaya başlamış. Böylece annelerini aldıkları notlarla çok mutlu etmişler.
Sonuç olarak, çalışmak bize büyük mutluluklar ve başarılar kazandırır. Hiç bıkmadan, yorulmadan, durmadan çalışmalıyız.
NEHİR ÇAĞLAYAN
3 – A NO:1
AİLE BÜYÜKLERİMİZİN
AİLEMİZE OLUMLU KATKILARI
İnsanlar, birlikte yaşadıkça, paylaştıkça daha mutlu olurlar. Ailemizde de durum aynı şekildedir. Kalabalık olan ailelerde mutluluk, sevinç, paylaşım daha fazla olur.
Akrabalarımız bize ziyarete geldiğinde
evimize farklı bir neşe katarlar. Uzun zamandan beri birbirimizi görmediğimiz için,
birbirimize anlatacak çok şeyimiz olur. Anılarımız, sevinçlerimiz,
üzüntülerimiz, heyecanlarımız paylaşırız. Aynı zamanda hep beraber oyun
oynarız, fıkra anlatırız, bize hediyeler gelir, mutlu oluruz.
Özel günlerde, bayramlarda aile
büyüklerimizi ziyaret ederek onları da çok mutlu ederiz. Bize hediyeler verirler,
en sevdiğimiz yemekleri yaparlar, alışverişe götürürler, parka götürürler ve
oyun oynatırlar. Aile büyüklerimize ait hayvanlar varsa onları da sevme fırsatı
buluruz.
Yalnızlık insanlara hüzün ve mutsuzluk verir.
Aile büyüklerimizle ne kadar sık bir araya gelirsek o kadar sevgi dolu, mutlu,
paylaşımcı oluruz.
ÖZGE
DALMIZRAK
3 – A NO: 23
KÖYDE VE
ŞEHİRDE YAŞAYANLAR ARASINDAKİ FARK
Köyde yaşayanlar ve şehirde yaşayanlar arasında
çok büyük bir fark vardır.
Mesela köyde yetişen meyveler organiktir. Ama şehirde satılan meyveler organik mi organik değil mi bilmiyoruz. Kim bilir içinde nasıl maddeler vardır. Şimdi de başka örnekler vereceğim. Mesela köyün havası temizdir. Ama şehrin havası fabrikalardan gelen dumanlar, insanların çevreyi kirletmesi vb. şeyler yüzünden şehrin havası kirleniyor. Birkaç örnek daha vereceğim. Köyde hayvanlarla iç içe oluruz. Ama şehirde hiçbir hayvanla iç içe olamayız. Köyde ineğin sütünü taze içebiliriz, şehirde taze içemeyiz. Şimdi size son örneğimi vereceğim. Köy çok
sakindir. Ama şehirlerde trafikteki arabalar çok ses çıkarır ve hiç sakinlik olmaz.
Kısacası köy ve şehir arasında çok fazla fark vardır.
TUĞRA ONAT
3 – A NO:14
AİLE BÜYÜKLERİ
Çocuğun, büyükannesi veya büyükbabası ile
geniş ailede yaşaması çeşitli yaş gruplarından insanlar tanıması, yaşlı
insanların sorunları ve çeşitli durumlar karşısında gösterdikleri tepkileri
öğrenme açısından önemlidir. Yaşlanma süreci konusunda fikir sahibi olunur ve
farklı yaş grupları arasında farklı davranış türleri sergilendiğini görmüş
olur. Bu bilgiler, çocuk için önemlidir. Bu durum çocuklarda hoşgörü ve anlayış
duygusunu geliştirir. Kabakçı amcanın geceleri uyumadan abajur ve saksı yapması
gibi. Yaş ilerledikçe insanlar daha az uyurlar.
Büyük anne ve büyükbabalar
öğüt verici, yol gösterici, öğretmen, bakım veren, masal anlatan, dost, sırdaş
ve aile tarihçisi gibidirler. Kabakçı amcanın Süha ile sırdaş, dost olması, tıpkı
bir öğretmen gibi köydeki hayatı anlatması da buna bir örnektir. Bu aile bağının
temelinde sevgi, ortak saygı ve dürüstlük-içtenlik vardır. Bu aile bağı
içerisinde büyüyen çocuk kendine güvenli, sevgi dolu, dürüst, saygılı olur.
Özetlemek
gerekirse; büyüklerimiz bizler için birer baş tacıdır. Onları seviyoruz ve
saygıda kusur etmememiz gerektiğinin de her daim bilincinde olmalıyız.